Bisiklet turlarimin finansmani icin sanatsal olan fotograflarimin telif haklarini satisa cikarmaya karar verdim. Ilgilenen olursa sayfanin ozel mesaj butonundan veya baymineral@gmail.com adresinden satin almak istedikleri fotograflarin linkleri ve fiyat teklifleriyle birlikte bana ulasabilirler. - Baki Berk Kayalar

17 Eylül 2009 Perşembe

Bisiklet Turları Hürriyet Gazetesi'nde

Bisiklet Turları sitesi olarak 14 Eylül 2009 tarihli Hürriyet Seyahat ekinde yer aldım.




Haberi online olarak okumak için http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/12472517.asp?gid=56 linkine tıklayabilirsiniz.



-----------------------------------------------------
Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur.
Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

12 Eylül 2009 Cumartesi

Tepeköy Turu - 03-05.09.2009

Değerli bisiklet dostu Coşkun Kaptanımla Karamürsel-Tepeköy' e turlama hayallerimiz vardı. 3 Eylül 2009 sabahı için sözleştik. 10.40 gibi İzmit' ten yola çıktım ve 11.10 gibi Yeniköy' de Coşkun Kaptanım ile buluştum. Sonra Gölcük' e geçtik. Gölcük' ten yiyecek bir şeyler aldık. Sonrasında pek durmadan Ereğli' ye doğru devam ettik. D-130 karayolunda pek çok noktada asfalt traşlanmış olduğundan zor anlar yaşadık. Konca rampasını indikten sonra yolun yol çalışmaları nedeniyle daraltılan bir kesiminde arkamızda bir araba taşıma tırı belirdi. Mümkün olduğunca sağa yanaşıp tıra yol vermeye çalıştım ama tırcı dostumuz bizi geçmemekte ısrar etti. Güvenliğimiz için bizi geçmiyordu. Tırın arkasında da bizim sayemizde uzun bir araç kuyruğu oluştu. Adını bilmediğimiz, bisikletçilere saygılı tırcı dostumuza en içten dileklerimizle teşekkür ediyoruz.

Ereğli' ye vardıktan sonra bir büfede su takviyesi yaptık. 1-2 klm sonra tehlikeli bir sapaktan Tepeköy yoluna saptık. Tepeköy' e kadar yaklaşık 3 klmlik dik bir çıkışımız olacak. Yol oldukça manzaralı ve nefis şeylerle dolu olduğundan rampa kendisini pek hissettirmeyecekti :)

Tepeköy yolundan bir manzara.



Coşkun Ayaz Kaptanım.



Ben ve Kaptanım.



Yoldan geçen çok sayıda pat pattan biri.



Bizi görünce merak edip duruyorlar. Maksat fotoğraf çekilmek birde :) Samimi ve çok sıcakkanlı insanlar.



Yol boyunca pek çok incir ağacı var. Dayanamayıp bir tanesine yanaşıyoruz :) Tadı damağımda kaldı.



Kaptanım incirlerin hatrını soruyor :)



İlgi gösterdiğimiz incir ağacının koyu bir gölgesi var. Ağaçla bizden başka pek fazla kişi ilgilenmemiş galiba. Yerlere dökülüyor nefis incirler. Bizede ağaçta kalanları yemek düştü.



Yol genelde deniz manzaralı. D-130 karayolu olmasaydı tam bir yaşanacak yer olurdu burası. Çünkü bu karayolu her daim uğultu saçıyor.



Aşağıdaki yol az önce geçtiğimiz yol. Görünen yerleşim Tepeköy. Sağ alt köşede görünen incir ağacı da oldukça nefis şeylerle kaplıydı. Bir kaç büyük siyah incir midelere uğurlandı.



Amacımız Çamçukur Köyü' ne geçip, oradan tekrar dağlara sararak Tepeköy' e geri varmaktı. Ama Google Earth görüntülerinden edindiğim rota bilgilerini gerçek hayata uygulama konusunda başarısızlık yaşayınca yolları şaşıracaktık.

Çamçukur Köyü' ne ulaşmak için bir orman yoluna giriyoruz. Çevre kestane ve ceviz ağaçları ve sebze bahçeleri ile dolu.





Bir kaç klm. sonra asfalta çıkıyoruz. Çamçukur' un üstüne çıkmışız. Olsun. Bizde Çamçukur' dan vazgeçip dağlara sarmaya başlıyoruz.



Kestane ağaçları oluşturdukları koyu gölgelerle bize sıcaktan korunarak dinlenme olanağı sağlıyorlar.



Yolda trafik yok gibi bir şey. Doğal hayat, karayoluna rağmen sürmeye devam ediyor. Bu şirincik, doğasına uygun şekilde davranmaya devam ediyor.



Tur boyunca çıktığımız en yüksek nokta. Rakım yaklaşık 550-600 metre. Etraf kestane ağaçlarından oluşan yeşil bir denizle kaplı.





Kaptanım poz veriyor.





Dik ama zevkli bir iniş başladı. Doğanın tadını çıkarmak için yavaş yavaş iniyoruz.

Girdiğimiz bir toprak yolun kuytu bir noktasında turuncu renkli olan "Physalis Alkekengi" türü yabani güvey feneri bitkisi gözümüze çarpıyor.



Bu toprak yolun da manzaraları çok güzel. Ama çıkmaz yolmuş. :(



Değişik bir bitki.



Yol kenarında bulduğum minik bir mısır.



Tepeköy çok güzel bir yer. Bir akrabamın çiftliğinde iki gece kalıyorum. Bol bol meyve-sebze topluyorum. Kendi topladığım taze meyve-sebzelerle besleniyorum. Oksijen sarhoşu oluyor ve temiz havanın tadını çıkartıyorum.

5 Eylül sabahı 08.45 gibi Tepeköy' den ayrılıyorum. Yeniköy' e gelince Coşkun Kaptanım beni karşılıyor ve eşi ile birlikte evlerinde ağırlıyor. Çay içip bolca sohbet ediyoruz. Öğlene doğru vedalaşıp eve dönüyorum.

İzmit sahiline Başkent Ekspresi' nin geçiş saatinde varınca treni bekliyorum.

Başkent Ekspresi, E 43042 numaralı güzelliğin önderliğinde geçiş yapıyor.



Başkent' ten sonra Adapazarı' ndan gelmesi gereken 11609 sefer sayılı Adapazarı Ekspresi' ni bekliyorum ama gelmiyor. Bir arıza çıktı galiba. Bende Başkent' in arkasından gelen 11610 sefer sayılı Adapazarı Ekspresi ile yetiniyorum.

11610 sefer sayılı Adapazarı Ekspresi' ni E 52510 numaralı şekerlik çekiyor.



Tepeköy turumuzu Coşkun Kaptanımın klavyesinden linkini tıklatarak okuyabilirsiniz.

Sevgiler.

-----------------------------------------------------
Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur.
Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

11 Eylül 2009 Cuma

Umuttepe - 01.09.2009

Eskişehirli olan Zafer Sidal arkadaşımız Kocaeli Üniversitesi' ni kazandı. İzmit' e okul kaydı için geldiğinde kendisini saat 06.20 otogarda karşıladım. İzmit içerisinde ulaşımını daha rahat sağlamak ve benimle beraber gezmek için yanında bisikletini getirmişti. Otogardan Yahyakaptan' a, oradanda yürüyüş yollarını ve çarşı içindeki sakin caddeleri takip ederek Pişkin Fırını' na geldik. Simit aldık ve bir kaç adım aşağıdaki çay ocağının önündeki taburelere oturduk, simit-çay keyfi yaptık.

Biz kahvaltı ederken şeker mi şeker, E 43036 numaralı lokomotif, kabin B tarafından 11602 sefer sayılı Adapazarı Ekspresi' ni İzmit' ten hareket ettirmiş, Adapazarı' na doğru çekiyordu.



Kahvaltıdan sonra Yenidoğan üzerinden Umuttepe' ye çıktık. Zafer Umuttepe' de okuyacak. Eskişehir' in düz yollarından sonra 10 klmlik Umuttepe yokuşu kendisine biraz ağır geldi :S

Kısa bir sürede Zafer okula kayıt oldu. Hayırlısı, uğurlusu olsun kardeşim. Başarılı bir okul dönemi geçirmeni can-ı gönülden dilerim.

Kampüsten kent ormana geçtik. Bugün romörkle çıkmıştım. Amacım Çınarlıdere parkurunu videoya almaktı. Kent ormanında makinemi kurdum. Romörk Bıcır' ın içerisine yerleştiğim bir kontroplak parçası sayesinde tripod, bozuk yolda bile fazla sallanmayacaktı.

Çekime başlamadan önce.





İnişe başladık. Ormanların yukarısında ne olduğu belirsiz bir çalışma yapılıyor ve orman yok edilmeye çalışılıyordu. Orada çalışan işçiler ise bize laf atıyordu.





Oldukça tozlu yolda kilometrelerce indikten sonra ekipmanlar sapsarı oluyor :S



Zafer ve benimkiler.



Ben.



Geçtiğimiz günlerde yanan, pardon yakılan orman.



Toz o kadar yoğundu ki maşayı bile kapladı.



Bıcır' ın tekerleği rengini değiştirmiş.



Bu da o gün çektiğim videolardan oluşturduğum klip. Aslında parkurun tamamını görüntülemeyi amaçlamıştım ama video çektiğim eski fotoğraf makinem ömrünü doldurduğu için sağlıklı video kaydı alamadım. Elde ettiğim kayda değer üç videonun birleşimiyle anca bu çıktı. İleride video çeken bir alet aldığımda daha iyilerini çekeceğim.



Sevgiler..

-----------------------------------------------------
Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur.
Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

İzmit Gece Turu - 31.08.2009

Değerli bisikletsever dostum Bahadır Bilgin abimle gece turu yapmaya karar verdik. 31.08.2009 günü iftar saatinde Mimar Sinan üstgeçidi altında buluşup Başiskele' ye geçtik. Oradaki kafede çay içtik ve sohbet ettik. Sonra Kullar' a ulaştık. Kullar' dan Köseköy' e gidip, demiryoluna paralel yan yoldan İzmit'e vardık. Belsa Plaza Parkı' nın önünde vedalaştık. Yaklaşık 25 klmlik, tatlı ve düşük tempolu bir gece turu oldu. Yollar sakindi. Kimi yerler zifiri karanlıktı. Gece turlarımda zifiri karanlık yolları da çok sevdiğimden bu durum hoşuma gitmişti.

Bu turda çektiğim sınırlı sayıda fotoğrafı paylaşmak istiyorum.

Bahadır Abiyi beklerken güzeller güzeli DE 33082' nin, Haydarpaşa yönüne yük götürüyor olduğunu görüyorum.



Bahadır Bilgin abim buluşma yerine geldi.



Başiskele yönünden İzmit sahili.



Biz çay içerken iki dost dinleniyordu.



Öz portre.



Sevgiler..

---------------------------------------------------------------
Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur.
Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

9 Eylül 2009 Çarşamba

Umuttepe - 09.09.2009

Feyman dün, bugün için Umuttepe' ye tur yapalım dedi. Bugün öğlen beni aradı. Öğleden sonra buluştuk. Benim ikinci bisikletimi aldı. Sonra Yenidoğan üzerinden çıkışa başladık.

Aslında çok klasik bir Umuttepe turu olacaktı. Dönüş hemen her zamanki gibi Çınarlıdere parkurundan gerçekleşecekti ama tabiat anamız bize süprizler hazırlıyordu.

Yağmur bugünlerde özellikle Marmara' nın batısında etkili oluyor ve sellere sebebiyet veriyordu ama yağmur bulutları İzmit' e uğramamak için büyük çaba sarf ediyordu. Turdan önce http://www.dmi.gov.tr/sondurum/radar.aspx adresindeki meteoroloji radarından bulut durumuna baktığımda turu engelleyecek kadar yağmurluk bulut görünmüyordu. Gönlüm o kadar rahattı ki yağmurluğumu bile almayı unutmuşum.

Neyse.. Fotoğraflara 08.09.2009 akşamı yakaladığım dostlarımla başlamak istiyorum.





Feyman, yazın başlarında geçirdiği ciddi bisiklet kazasından sonra bisiklete pek binemedi. Bayağı bir özlemiş bisikleti. Rampayı büyük bir şevkle tırmanıyor.



Yoldan bir manzara.



Umuttepe yolu bölünmüş yol haline getiriliyor. Keskin virajlar daha yumuşak olacak ve yol bir miktar kısalacak.



Ben ve Feyman.



Umuttepe kampüsüne 49 dk. da çıktık. Feyman' ın okulda derslerle ilgili bir işi vardı. Feyman işlerini hallederken canım sıkıldı ve kendi danışman eğitmenimi arayayım dedim. Eğitmenimle keyfimi kaçıran bir telefon konuşması yaptım. Almam gereken seçmeli derslerimin başka derslerle çakışması yüzünden okulum uzayacakmış :S Hayat bu. Ama moralimi bozmadım. Her işte bir hayır vardır.

Kampüsten kent ormanına geçtik. Orada biraz orman kokusu soluyup Çınarlıdere parkuruna hareketlendik. Gökgürültüleri duyuluyordu dakikalardır. Çınarlıdere parkuruna doğru gitmek için hareketlenmeye başladıktan çok kısa süre sonra ormandan bir uğultu yükseldi. Sağanak geliyordu :) Yağmurdan kaçıp, geldiğimiz yoldan inmeye çalıştık ama kampüsten de üstümüze yağmur geliyordu. Bizde kent ormandaki tanıtım bürosuna sığındık.

Yağış, ilk başta mevzi sağanak şeklinde görünüyordu. Fotoğrafa bakarsanız, fotoğrafın ilerisindeki yol sırılsıklam, olduğum yer ise kupkuru.



Tanıtım bürosuna sığındıktan sonra sağanak, şiddetini arttırdı ve dışarı çıkmamıza tamamen engel oldu. Ormandan sel benzeri sular akmaya başladı.

İşte yağmurun kuvvetli hali ve ormanın yağmurlu güzelliği.



Bisikletler ilk başta dışarıda yıkanıyordu. Bu fotoğrafı çektiğim sırada yağmura 0.5 cm çapındaki dolularda katılınca Scotty' yi uzanıp içeriye çektim.



Yıldırımlar göğü yararcasına ortalıkta gürültü koparıyordu. 100-200 metre yakınımıza kadar yıldırımlar düşüyordu. Yağmur tek olsa bisiklet sürerdim de, yıldırımlar yağmura eşlik edince bu havada bisiklet sürmek beni yemedi. Arabada olsam, arabalar Faraday kafesi görevi üstlendiğinden, arabanın üstüne yıldırım düşse içeridekilere hiç bir şey olmaz ve araba üzerinde yıldırım düşse bile genelde yola hiç bir şey olmamış gibi devam eder. Fakat bisiklette o şans yok. Bisiklet üstünde etten bir paratoner halinde gitmek pek güvenli değil. Bir kenarda yağışın sona ermesini beklemekten başka bir çare yok.

Beklerken damlaları görüntülüyorum.



Yaklaşık yarım saatlik beklemenin ardından dayanamayıp Cengiz Topel Meteoroloji Bölge İstasyonu' unu arayarak yağışın kısa süre sonra kesileceği bilgisini alıyorum.

Fotoğraf makinemi, çantasıyla ve diğer değerli eşyalarımla birlikte torbaya geçirip ıslanmaya karşı korumaya alıyorum. Yağmur azalmaya başlayınca yola çıkıyoruz. Geldiğimiz yoldan ineceğiz. Kent orman çıkışında büyük ve derin bir akarsu meydana gelmiş. Derinliği 1-1.5 karış civarı. Kampüsün ana kapısından geçtikten sonra kilometre saatimin durduğunu görüyorum. Islanan rotorlar yüzünden güçlükle duruyorum. Bu esnada rotorlar gözle görünecek kadar buhar tütüyor. O kadar ilginç görünüyordu ki anlatamam. Scotty'nin buharlı bisiklet haline gelmesini de gördüm ya, ne diyeceğimi bilemiyorum :D

Kilometre saatimin mıknatıslarını kontrol ediyorum ama bir şey yok. Başıma yıldırım düşmesin diye boşverip yola devam ediyorum. Yokuşta hızlıydım ama kendimi çok hızlı hissetmedim. Feyman' ı beklemek için yavaşladığım bir anda kilometre saatimin çalışıyor olduğunu gördüm. 53 km/h gösteriyordu. En yüksek hıza baktım 64.8 km/h yapmışım. Şaşırdım. Son aylarda yaptığım en yüksek hız. Bu hız esnasında yağmur çok şiddetli olmasada devam ediyordu. Damlalar gözlüğüme sinek gibi yapışıyordu. Can yaktıklarını söylemem yanlış olmaz. Feyman gözlük takmadığından O daha büyük sıkıntı yaşamış. Gözlerini zor açtığından söz ediyor.

Yolun düz iniş kısımlarında pedal çevirdiğimden beden sıcaklığım yükselmişti. Sonrasına yolun virajlı iniş kısımları başlayınca pedal çevirmek mantıksız hale geldi. Tek tişörtle yola çıkmıştım. Üzerimdeki tişört, diğer bütün elbiselerimle birlikte suyu çekti. Virajlı iniş kısmında pedal çevirmediğimden öyle bir üşüme titremesi moduna girdimki gidon hakimiyetini güçlükle sağladım. Aynı şey Feyman için de geçerliymiş.

Salimen İzmit' e vardık.

Feyman.



Ben.

Fotoğraf: Feyman Tekin.



Sevgiler.

-------------------------------------------------------------------------------------
Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur.
Bu blog sayfasındaki tüm yazılı ve görsel materyallerin (sponsor ve kardeş site bağlantı logo ve yazıları ile gazete küpürleri hariç) telif hakları Bâki Berk Kayalar' a aittir. Kullanmak istediğiniz görsel ve yazılı materyal için baymineral@gmail.com adresinden Bâki Berk Kayalar' a ulaşabilirsiniz.

Saygılarımla.