Bisiklet turlarimin finansmani icin sanatsal olan fotograflarimin telif haklarini satisa cikarmaya karar verdim. Ilgilenen olursa sayfanin ozel mesaj butonundan veya baymineral@gmail.com adresinden satin almak istedikleri fotograflarin linkleri ve fiyat teklifleriyle birlikte bana ulasabilirler. - Baki Berk Kayalar

20 Ocak 2011 Perşembe

Augusta - 10.01.2011

 2011 yılının ilk bisiklete binişimle karşınızdayım. Bu turdan önce 13 Ocak' taki Etna turumu yayınlamıştım. Şimdi sıra bu ilk turda.

Sabah kalkıp soğuk çay ve bilgisayar keyfi yapıp diriliyorum. 09.00' da evden çıkıyorum. Balık pazarının oradan geçerken çok hoş görüntüler karşıma çıkıyor. Mis gibi taze balık kokusu, insanların koşuşturması harika.

SS114 numaralı karayoluna çıkıp devam ediyorum. Yol kenarındaki bir portakal ağacından ne olur ne olmaz diye üç portakal kopartıyorum. Bunlar ekşi olsalar bile, bedenen bitap düştüğünüz anlarda sizi kurtarıcı rol oynamaya başlıyor. Mola verdiğim yerden Etna' nın görünümü.


Topladığım tazecikler. 


Yaklaşık 1-2 kilometre sonra daha önceden (bkz. Lentini Gölü turu) fotoğrafladığım çiçekli Fichi India' yı (Hint İnciri) tekrar fotoğraflıyorum.





Yöredeki çeşitli türdeki turunçgil ağaçları. 



Ve bu çeşitli türdeki turunçgillerin Etna ile uyumu.


Yine Lentini turunda fotoğrafladığım asfalt palmiyesini tekrar fotoğraflıyorum. Sağ olmasına sevindim. Umarım orada koca bir ağaç olur.



Güzeller güzeli Etna' yı fotoğraflamaya devam etmekteyim.


Sanayi bölgesinden geçip, yerleşimlerden tamamen uzaklaşıyorum. Bu çiftlik yapısı çok ilgimi çekiyor.


SS 114 numaralı karayolunda kilometrelerce uzanan bir takım düzlükler var. Sıkıcı olmasına rağmen yüksek bir ortalama hızla gidilebiliyor. Bu fotoğrafın arka planında köpek havlaması var. Belki duyuyorsunuzdur. 


San Leonardo Irmağı. Burada 600-800 metrelik kısa sayılacak bir viyadük var.




Agnone' deki rampayı tırmanırken raylara bakıyorum.


Sonrada Catania yönüne doğru.


Tersi istikamete doğru gidiyorum. Gördüğünüz yokuşu şu an çıkıyorum. Dönüşte ineceğim. Kısa bir rampa. Beni 145 metre rakım civarına çıkartacak. 


Siracusa yolundan ayrılıp Augusta sapağına girdikten sonra Etna'yla tekrar göz göze geliyorum.



Önceki iki fotoğrafın çektiğim kavşak.


Bu yörede yol dar. Kamyon trafiği var. Genelde iniş. Ama kaymonlar burası Türkiye olmadığından rahatsız etmiyorlar.

Bu arada yolda çok sayıda bisikletçiyle selamlaştığımı hatırlatayım.

Sicilya sonbahardan ilkbahara direkt geçiş yapmış gibi görünüyor. Çiçekler dallarda.

 

Türünü bilmediğim bir zeytin. İlginç geldi. Yabani zeytin mi bilmiyorum. Tadı çok acı değil. Dalından bile yenebilir belki ama çekirdeği boyutuna oranla çok büyük. Parmağımı boyutu hakkında fikir edinmeniz için gösterdim. Bu zeytin türünü öğrenmek için bilen bir akrabama mesaj attım ama anlaşılan onlar da bilmiyor olacaklar ki cevap yazma gereği bile duymadılar. 


Augusta' ya vardım. İstasyonu hemen karşıma çıktı. İstasyona varır varmaz ufak bir yük treninin geçişini izledim ve videoladım. Fakat telefonumu çok titrettiğim için video yayınlanabilir nitelikte olmadı.


Yük treni geçtikten sonra motorlu karayolu taşıtlarına yol açılıyor. İzmit ve Eskişehir' i hatırlar oldum. 



İki ayrı pastaneden tıkıngaçlıklar alıyorum. Augusta' da görülebilecek pek bir şeyin olmadığını anlamaya başladım. Bu anıt görülebilecek az sayıda şeyden birisi. 


Augusta merkezine giderken bir tarihi köprüden geçiyorum. Fotoğrafta dönüşte geçeceğim yeni köprü, pardon viyadük yer almakta.


Augusta' da görülebilecek hiç bir şey yok gerçekten. GPS' imdeki rotamda bulunan bir yol askeri tesislere giriyormuş. Augusta' daki bir kaç kilometre uzunluğundaki mendireği ziyaret etme hayalim son buldu böylece. 

Augusta' daki Megarese Limanı' nın askeri bir liman olduğunu anlıyorum. Fotoğraf makinemi Megarese Limanı' na doğru çeviremiyorum maalesef.

Bu fotoğraftaki sahil sivil kullanım için. Fakat çok temiz değil. Temiz olsa sığlığından ötürü denize girmek için uygun olurdu. Bu arada Etna ileriden göz kırpıyor.


Bu fotoğrafı çektiğim yerde bir kaç amca vardı. Benle konuşmaya çalıştılar. Yabancı olduğumu anlayınca şaşırdılar. Bana kumsaldaki çürümüş yosunları gösterdiler. 


Augusta sokakları ve tehlikeli bir taşıt. İtalyanların üç tekerlekli meşhur kamyonetleri Sicilya' da tahmin edebileceğiniz üzere çok yaygın. Her şey taşınıyor. Tüp bile. Ama Catania' da arasıra üç mutfak tüpünü aynı anda taşıyan Vespalı bir tüpçü bile görüyorum. Trafikte bomba gibi geziyorlar.


Augusta şehir merkezini ana karaya bağlayan yeni köprüdeyim. 




Demiryoluyla gözgöze geliyorum. Demiryolunun Catania yönüne bakış.



Brucoli İstasyonu' nun batısındaki demiryolu köprüsünde mola veriyorum. Bu sırada bir gece treni geçiyor. Büyük ihtimalle Kuzey İtalya' dan geliyordu. Çektiğim bu geçiş videosu da çok titrek çıktığı için paylaşamıyorum.





Yola devam ediyorum. Bu turda anlatacak pek bir şey yaşanmadı. Diğer turlarıma nazaran çok kuru bir tur oldu. Geride bıraktığım yolun daralan bir noktası. Eski bir köprü var belli ki.


Aşılanmış bir zeytin.


Buralarda bir köpek beni kovmaya çalıştı. Fakat açık olan çiftlik kapısından çıkıp beni kovalamak yerine çitin arkasından koşturmayı tercih etti.

Yine buralarda karşı yönden gelen bir araç sürücüsü benle kendi isteğiyle dostça selamlaşıyor ve mutlu oluyorum.

Bu muhtemelen Aloe Vera bitkisinin çiçeği.


 SS 114' e yeniden kavuştum. İlerideki benzinlik & kafeden su takviyesi yapıyorum.


Sıkıcı düzlüklerin bir kısmını geride bırakıp tali yola tekrar girdim. Müsait bir yerde Etna' dan bir poz daha aldım.


Bu tali yol bol ağaçlı.


Passo Martino İstasyonu. Belli ki yolcu trafiğine kapalı. Sadece trenlerin buluşması için kullanılıyor. İstasyona serbestçe gireceğim bir nokta bulamadım.


Bugün dönüşte hava yeterince aydınlık olunca başka bir yol deneyim dedim. Sanayi bölgesinin içine hiç girmeden, kenarındaki anayoldan devam ediyorum. Bakalım nereye çıkacağım. Şu an Catania Fontanarosa Havalimanı' nın batısındayım.


İleride otoyol levhası görüyorum ama hiç paniğe kapılmadan yanyoldan devam ediyorum ve ileride kabus gibi bir tünelle karşılaşıyorum. Bu tünel demiryolu altgeçidi, ve virajlı bir tünel ve kıdım aydınlatma yok. Bende gündüz turu olduğu için far da yok. 100 metrelik kısacık bir tünel olmasına rağmen benle aynı yönde araç geçmesin diye dua ediyorum. İtalya' da geçtiğim onlarca tünel arasında en kısalarından birisi olmasına rağmen en korkutucularından birisi olduğunu söyleyebilirim.



Bu yol beni Porta Garibaldi' nin önüne çıkartıyor. Dönüşte farklı bir güzergahı kullanmam sayesinde yolum toplamda yaklaşık 3-4 kilometre kısaldı.


Bilgiler:

05.03.11 saat (molalar hariç seyir süresi)
21.7 km/h ortalama hız
45.6 km/h maksimum hız.
109.67 klm mesafe.

Mutlu günler dilerim.

----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

2 yorum:

  1. merhaba kardeşim diğerleri gibi bu yayınıda bir solukta okudum mükemmel seni tebrik ediyorum en çok şu portakal aşırma işi hoşuma gitti belirtmek isterim

    YanıtlaSil
  2. Sen kimsin? :)

    Portakal işi zorunlu. Acil durumlarda kesin kez işe yarıyorlar. Fakat yol kenarındaki portakallar ekşi çıkıyor. Turdan sonraki günlerde evde meyve suyuna dönüşüyorlar. Çünkü bazıları o kadar ekşi oluyorlar ki limonlarla kapışırlar.

    Teşekkür ettim :)

    YanıtlaSil

Bu blog sayfasındaki tüm yazılı ve görsel materyallerin (sponsor ve kardeş site bağlantı logo ve yazıları ile gazete küpürleri hariç) telif hakları Bâki Berk Kayalar' a aittir. Kullanmak istediğiniz görsel ve yazılı materyal için baymineral@gmail.com adresinden Bâki Berk Kayalar' a ulaşabilirsiniz.

Saygılarımla.