Bisiklet turlarimin finansmani icin sanatsal olan fotograflarimin telif haklarini satisa cikarmaya karar verdim. Ilgilenen olursa sayfanin ozel mesaj butonundan veya baymineral@gmail.com adresinden satin almak istedikleri fotograflarin linkleri ve fiyat teklifleriyle birlikte bana ulasabilirler. - Baki Berk Kayalar

Bisiklet Turları Hakkında Faydalı Bilgiler ve S.S.S.

Bisiklet Turları Hakkında Faydalı Bilgiler ve S.S.S. (Sıkça Sorulan Sorular):

Bu sayfadan yararlananlardan geri bildirim (yorum v.s.) bekliyorum. Özelden, yani baymineral@gmail.com adresinden bana sorularınızı sorabilirsiniz.

Bu faydalı bilgiler sayfasında tur bisikletçiliği hakkında ilk elden edinilmiş tecrübeler ışığında yazılmış çeşitli bilgiler bulacaksınız. Bu sayfada yazılacak metnin izinsiz ve kaynak belirtilmeden başka sitelerde ve ortamlarda yayınlanması kesinlikle yasaktır. Aksi takdirde yasal işlem başlatılacaktır.

Bu metindeki tüm yazıların tamamı aksi belirtilmedikçe Bâki Berk KAYALAR tarafından kendi yaşadığı tecrübeler ışığında yazılmıştır. Turlarda karşılaşacağınız olumlu, olumsuz durumlar aşağıda yazılanlardan ayrıntılı olarak daha farklı olacaktır. Neticede bu metin size temel olarak sadece bir fikir vermek amaçlıdır ve iki kişi aynı anda aynı yerden aynı rotaya bile gitse bu iki kişinin yaşayacakları birbirinden farklı olacaktır.

Bu sayfadaki bilgileri vaktim olduğunca geliştirmeye devam ediyorum.

Önemli not: Bu sayfanın ve bloğun esas amaçlarından birisi, tur bisikletçiliğiyle/bisikletli gezginlikle ilgilenen kişileri bilgilendirmek ve özendirmek ve buna bağlı olarak bisikletle yola çıkanların sayısını arttırmaktır. 

Metinde bazı sivri kelimeler var, anlatım tarzım biraz yarı ciddi ve komiksi görünse de anlatımımda gayet ciddi konulardan söz ettiğimi sakın unutmayın.

Aşağıdaki metinde uzun yol bisikletçiliğinin gerçekleri yer almaktadır ve tur bisikletçiliği konusunda size fikir verecektir. Benim yüzümden, bana özenip yola çıkanların oluyor olması bana mutluluk vermektedir. Yinede bana özenip kendini yollara atan bisiklet sevdalıları arasında vukuat yaşayanlar olursa onlar hakkında en ufak bir sorumluluğumun dahi olmadığının bilinmesi gerekir. 

Uzun yol bisiklet turculuğu ya da bisikletli gezginlik nedir?

Basit olarak, bisikletle çıkılan şehirlerarası ve uluslararası seyahatlere denir.

Her şehirlerarası bisiklet yolculuğu uzun yol bisikletçiliği sınıfına girmez. Mesela İzmit ve Adapazarı, iki ayrı şehir merkezi olmasına rağmen aralarında yaklaşık 40 kilometrelik bir mesafe vardır. Gün içinde İzmit' ten Adapazarı' na bisikletle gidilip gelinebilir. Bu yüzden bu kadar kısa bir tur, uzun yol bisiklet turculuğu olmaz.

Ben bir bisiklet turunun uzun yol bisiklet turculuğu & bisikletli gezginlik sayılabilmesi için bu bisiklet turunun tek parçada en az bir hafta sürmesi gerekliliğine inanırım.  

Bu tür seyahatlerde bisikletimizde kendi eşyalarımızı taşırız ve bu yüzden bisikletlerimizde eşyalarımızın bulunduğu bagajlıklar bulunur. Turun uzunluğuna göre bisiklet ve bagajların toplam ağırlığı 100 kiloyu bulabilir.

Bu gibi uzun bisiklet seyahatleri kişisel bütçe ve psikolojiye göre on yıllar süren dünya turlarına varan şeklinde de gerçekleştirilmektedir. On yıllar süren bisikletli gezginliklerine örnek olarak, Heinz Stücke isimli Alman kökenli bisikletçiyi verebilirim. Bu kişi, uzun yıllardır hayatını bisiklet üzerinde sürdüren, sürekli olarak dünyayı bisikletle turlayan birisidir.

Heinz Stücke aynı zamanda en büyük idolüm olur.

Catania-İzmit bisiklet turumun Meteora molasını bitirmek üzereyim. Haziran/2011 - Fotoğraf: Pavel VOTAPEK


Bisiklet turculuğu nasıl öğrenilir? 

Bunu öğrenmek için gidebileceğiniz bir okul, danisabileceginiz bir antrenor maalesef yoktur. Yakınlarınızda beraber uzun yola çıkabileceğiniz tecrübeli bir tur bisikletçisi yoksa, günlük turlarla başlayabilirsiniz. Başlangıç seviyesinde olanların, çevrelerindeki amatör bisiklet gruplarıyla takılmalarını da öneririm. Günde 50-60 kilometreyi rahatça gidebiliyorsanız, kamp yapmayı biliyorsanız uzun bir bisiklet turuna çıkmak sizin kararlılığınıza ve isteğinize bağlı.

Eğer ister misiniz bilmem ama, çocuklarınızın gelecekte benim gibi uzun yol bisikletçisi olmasını istiyorsanız erken yaşlarda beraber kamplara gitmeli, ya da siyasi ve dini içerikli olmayan gençlik kamplarına gönderebilir, izcilik yapmasını sağlayabilirsiniz.

Ben temelde sevgili dedem sayesinde gezi merakına kapılmıştım. Cocukluk yillarimda dedem Veli Çam ile beraber arabayla veya yuruyerek veya cesitli tasitlarla bir yerlere gittik.1990' lı yılların ortalarında Hülya Koç isimli gezgin Türk kadını, bisikletiyle tek başına uluslararası bisiklet turları yapıyordu. Bu turları arada sırada Sabah gazetesinde çıkıyordu. 1990' lı yıllar, benim çocukluk yıllarımdı. Ağaç yaşken eğilir denildiği gibi ben de çocukken bu merakı bilinç altıma kazıdım. Sonraki yıllarda "bisikletle şuraya, şuraya gideceğim" diye deyip durdum. 2003-2005 yılları arasında izcilik yaparak kampçılığı öğrendim ve gece aktivitelerinin tadını aldım. 2006 yılında ciddi olarak bisiklete başlayınca bu konudaki tüm hayallerimi teker teker gerçekleştirmeye başladım.

Bu konu hakkında detaylı bilgi edinmek için şu an okuduğunuz metin gibi açıklayıcı sayfaları satırı satırına okuyabilirsiniz. İnternette araştırma yapıp, bu blog gibi bisikletli gezgin bloglarından faydalanabilirsiniz. Yabancı diliniz iyi ise konu hakkında kaynak bulma şansınız daha fazladır.


Bisikletli gezginliği kimler yapabilir?

Uzun yol bisiklet turculuğu/gezginliği sadece seçilmiş, özel ve şanslı insanların yapabileceği bir şey değildir. Bir kişi bisiklet sürmeyi biliyorsa ve bisiklet sürmesine ciddi engel teşkil edecek cinste büyük sağlık sorunları yoksa, bedensel olarak her türlü uzun yol bisiklet aktivitesini kaldırır. İnsan bedeninin sanılandan çok daha güçlü ve dayanıklı olduğunun unutulmaması gerekir.

Teknik ve bedensel açıdan bisikletle uzun yola hemen herkes çıkabilir. Ama psikolojik faktörler sebebiyle herkes bu gibi uzun bisiklet aktiviteleri "kaldıramaz". Bu yüzden uzun bisiklet turlarına çıkan kişi sayısı bisiklet kültürünün çok gelişmiş olduğu ülkelerde bile çok düşük bir yüzdededir.

Psikolojik faktor demisken mesela su sekilde: 10-20 kilometrelik bir rampanin basindasiniz. Ilk metrelerini tirmanmaya basladiniz ve onunuzde daha uzunnnnnn kilometreler var. Bu durumda insanin icinden bin bir turlu dusunceler geciyor. Benim gibi takintili degilseniz bir arac bulup aracla tepeye cikabilirsiniz. Sizi kimse yadirgamaz, ama o yokusa yenilmis olursunuz.

Yani demek istediğim toplumdaki insanların çoğu, istedikleri ve cesaret ettikleri sürece uzun yol bisikletçisi olabilirler.

Özellikle tek/yalnız başına çıkılan uzun turlarda kişinin psikolojisinin zayıf olmaması, zamanla güçlenmeye yatkın bir psikolojinin olması daha büyük avantaj sağlar. Aynı zamanda yalnız başına turlamak isteyenler arasında insanlarla iç içe olmayı seven, sosyal insanların uzun bisiklet turlarında yalnızlık çekecekleri, bunalacakları ve turun ilk günlerinde turu yarıda bitirebilecekleri ihtimali daha da artar.

Benim gibi yalnız ve deneyimli turcular bile uzun turların ilk günlerinde yalnızlık sorunu çekebilmektedir. İlk günler atlatıldıktan sonra gerisi çok kolaydır. Deneyim arttıkça turların ilk günlerine ait olumsuz psikolojik durumlar her turda azalır ve zamanla yok olur.

Bisiklet dışında diğer doğa sporlarını yapanların bisiklet turlarına adapte olmaları daha kolay olur. Ben lise dönemimde izcilik yaparak kamp yapmayı, gece yalnız başıma doğada yürüyüş yapmayı öğrenmiştim. Bu yüzden nispeten daha çabuk adapte oldum.

Bisikletle uzun yola çıkanların fazla korkak kişiler olmamaları onlara fayda sağlar. Mesela çadırının yanında küçük bir örümcek gördüğünde gamatayı basmaması gerekir. Hiç korkusuzluk da iyi değildir, ama basit şeylerden korkmamak da gerekir. Zaten zamanla bu tür şeylere alışacaksınız. :) Örümceği bir görür korkar, ikinci kez görür korkar, üçüncü kez görür "ayyy canım sen ne şirin şeysinnnn" demeye başlayabilirsiniz.

Bisiklet seçimi:

Tur bisikletciligi hemen her turlu bisikletle yapilabilir olsa da en uygunu gercek bir tur bisikletidir.

Temel olarak uzun yola cikacaginiz bisiklette olabilecek en az parcanin olmasi ve bisikletin tum parcalarinin yolda tarafinizdan ya da herhangi bir bisiklet tamircisi tarafindan daha beter bozmadan kolayca tamir edilebiliyor olmasi gerekir. Gobekten vites sistemleri, amortisorler, hidrolik frenler uzun yol icin uygun gorunmuyor. Kolay kolay ariza yapmazlar, ama yaptilar mi fena halde basinizi agritabilirler.

Uzun yolda sorun yasamamak isterseniz bisikletinizin kaliteli mekanik disk frenli (Avid BB7 mesela), sabit kadrolu, sabit masali, arazi surusune uygun yapilmis ekstra dayanikli teker setleri olan, patlamaya karsi dayanikli lastikleri olan (Schwalbe Marathon serisi mesela), saglam on ve arka bagajlari olan, orta ust seviye cekis sistemine sahip bir bisiklet olmasi cok daha faydali olur. Tabi marketten alinma herhangi bir bisiklet ile bile uzun yola cikarsiniz, ama muhtemelen cile cekersiniz.

Kadro:

Kadro olarak kesinlikle karbon fiber kadrolari kullanmayin. Tamir edilmesi imkansiz ve tur sartlarina dayaniksiz oldugu icin onerilmez. 7005 alasimli inceltilmis aluminyum kadrolardan da uzak durun. Kadronun dayanikliligi cok daha dusuktur. En uygunu 6061 alasimli aluminyum kadrolardir. Butceniz yuksekse cromoly gibi celik ya da bulabilirseniz titanyum kadrolari tercih edebilirsiniz. Fakat ulkemiz kosullarinda en iyi secenek, bulunabilirlik ve fiyat acisindan 6061 alasimli aluminyum kadrolardir.

Amortisor/Masa:

Uzun turlarda kullanacaginiz bisikletinizde mumkunse celik alasimli sabit masa olmasi daha faydali olur. Kadroda oldugu gibi karbon fiber icerikli sabit masalardan uzak durun. Amortisorlu masalar sorun cikardiginda onarilmasi, bakiminin yapilmasi zordur. Ama illa amortisorlu masa kullanacaksaniz Rock Shox Tora 302 gibi saglam ve agir modelleri tercih etmelisiniz.

Cekis sistemi:

Cekis sisteminde Shimano Alivio ve Deore serisi ve muadilleri fiyat performans acisindan uygundur. SLX, XT ise biraz konfora girecektir. Daha yuksek fiyatli donanimlar ayni zamanda hafiflik getirdigi icin iyi gibi gorunebilir, ama bisiklette hafiflik malzemenin daha az dayanlikli olacagi anlamina gelir. Ozellikle karbon fiber icerikli parcalardan kesinlikle uzak durun.

Frenler:

Bu konu tahmin edebileceginiz uzere hayati oneme sahiptir. Iyi bir fren sisteminiz yoksa bisikletinizde o kadar yuk varken ozellikle inislerde korkudan 3.5 atabilirsiniz ya da ciddi tehlikelere girebilirsiniz.

Hidrolik disk frenler uzun tur açısından genelde sorun yaşatmıyor olsa da yüklü bisikletle uzun veya dik inişlerde mecburi sık frenlemeye bağlı olarak aşırı ısınan fren parçaları sayesinde frenlerin etkisiz kalma ihtimali var. Buna halk dilinde fren boşalması yada fren patlaması deniyor. İki kez başıma geldi. Neyse ki iki fren birden aynı anda devre dışı kalmadığı için bu satırları yazabiliyorum. Bu dikkatli olunduğu takdirde nadir bir olaydır. Frenlerin boşalma ihtimaline karşı yüklü ve hidrolik frenli bisikletle inişlerde gereksiz hız denemelerinden kaçınmak, bir kaç dakikalık hız zevki için hayatı tehlikeye atmamak gerek. Hidrolik fren olarak 2008 model Scott Scale 60 bisikletimi kullandigim 5 yil boyunca Avid Juicy 7 kullandim. Gayet saglam cikti ve az bakim istedi. San Marino ve Iznik Golu' nun kuzeyinde yasadigim iki ayri fren bosalmasi bu frenlerle gerceklesti. 

V-fren de tam güvenli değil. Aşırı ısınmaya bağlı olarak lastik aniden patlayabiliyor. Bir kere bu da başıma geldi. Yavaş olduğum için hemen durabildim. Aşırı ısınmaya asıl sebep bisikletin yüklü olması. Bu dediğim sorunlarla normal yüksüz bisiklet sürücülerinin karşılaşabileceğini sanmıyorum. Yükünüz varsa uzun inişlerde frenleri soğutmak için sık aralıklarla 2-3 dakika mola vermelisiniz. 2012 model Trek Allant bisikletimde standart bir v-fren sistemi bulunmakta. Iznik-Boyalica yakinlarindaki dik iniste asiri fren isinmasina bagli olarak yasadigim on lastik patlamasini bu bisikletle yasadim.

Mekanik disk frenlerin de bazi sorunlari mutlaka vardir belki, ama en azindan fren bosaltacak kadar tehlikeli bir soruna yol acacagini dusunmuyorum. Mekanik disk frenler genelde sorunlariyla bilinir ama Avid BB7 gibi uzun turcularin kullandigi mekanik disk fren sistemleri iyi gibi gorunmektedir. Yeni edindigim Surly Disc Trucker bisikletimde Avid BB7 model mekanik disk fren sistemini tercih ettim. Bakalim ne gibi anilar yasatacak.
 
İyi bir mekanik disk fren sistemi, hidrolik fren sistemi kadar iyi olabilir.

Hidrolik frenlerde fren bosalmasi, asiri isinan v-fren yanaklari sebebiyle lastik patlamasi gibi hadiseler uzun tura cikmayan, yuksuz giden bisikletcilerle pek ilgili degil. Bisiklet frenleri genellikle uzun turcular icin tasarlanmadigi icin bisikletin ustunde haddinden fazla yuk varken asiri zorlanmaya bagli olarak bazi tehlikeli sorunlara yol acmalari gayet normal. 

Sunu kesinlikle unutmayin, bisikletiniz yukluyken yavaslama mesafeleriniz cok uzayabiliyor. Normal sartlarda 30 km/h ile giderken bir kac metrede durabiliyorken, yuklu bisikletle duz yolda bile bu mesafe 20 metreye yaklasiyor. Inislerde ise 40-50 km/h ile giderken guvenli durus icin yuzlerce metre mesafeye ihtiyaciniz oluyor. Bisiklettir, hafiftir falandir filandir cabuk durur diye kucumseme yapmayin yoksa bu dusunceniz icin pisman olabilirsiniz. Bisikletinizin frenleri cok ust kalite bile olsa gereksiz hizlardan kacinmak, en nefis inislerde bile 40 km/h' yi gecmemeye calismak faydali olur. Yapacaginiz en ufak bir hata sizi bisikletten ya da hayattan ebediyen uzaklastirabilir.  

Farlar:

Bu konu da tabiki cok onemlidir. Siz gece yola cikmayacagim diye plan yapsaniz da eninde sonunda mutlaka bir isiklandirma sistemine gereksinim duyacaksiniz. Yaninizda kuvvetli on ve arka isiklandirma olmasi sarttir. Hatta bozulma ya da pillerinin bitme ihtimalleri sebebiyle yedeklerinin bile olmasini oneririm. Normal bisiklet farlarinizla beraber gunluk kullanim icin iyi bir kafa lambasi kullanmanizi oneririm.   

Tekerlekler:

Jant setiniz ne kadar dayanlikli olursa bozuk yollarda o kadar rahat eder, zirt pirt akort bozulmasiyla, gobek sorunu yasamayla ugrasmazsiniz. Teker setlerinizde Shimano Alivio ve ustu modellerde gobekler, kaliteli ve paslanmaz teller ve tepe inisi bisikletleri icin tasarlanmis cemberler kullanirsaniz iyi olur. Para sikintiniz yoksa gobekleri rulmanli turlerden secebilirsiniz. Rulmanli gobeklerin bakimini yapmak daha kolay diye biliyorum. Yeni bisikletimde sadece disk uyumlu olan Mavic EN 321 model DH cemberleri tercih ettim.

Lastikler:

Lastik konusunda paraya kiyip Schwalbe Marathon serisinden sasmayin. Verdiginiz paraya degecektir. Gereksiz lastik patlamalarindan uzaklasmis olup, daha zor eriyecegi icin zirt pirt dis lastik alma derdinden de kurtulursunuz.

Butceniz sinirliysa uzulmeyin. Bu sekilde yapabilirsiniz:

Bisiklet turlarına çıkabilmek için lüks tur bisikletlerine sahip olmak şart değil. Yürür halde herhangi bir bisikletle de yola çıkılabilir.

Bir bisiklet tamircisine gidip sabit kadrolu bir bisiklet isteyin. Bisikletci arka bagajlığını da taksın. Birde önünde metal sepeti olsun. İkinci el alsanız da olur. Bisikletci lastik tamir etmeyi ve fren balatalarını değiştirmeyi de öğretsin. Yedek iç lastikleri, yedek fren balatalarını ve yolda gerekecek aletleri de edinin. 2. el de olsa heybelerden bulun veya iki sırt çantasını bisikletin arka bagajına takılacak şekilde modifiye edin. Bu sekilde bir bisiklet 300 liradan pahaliya gelmeyecektir. 2014 yili itibariyle 2. el olarak 500-600 lira seviyesinde tur icin gayet uygun olabilecek giris seviyesinde bisikletler satiliyor. Yinede gormeden, boyunuza uygun olduguna emin olmadan almayin derim.

Bu şekilde yola çıkabilirsiniz. Ama kesinlikle kask ve eldiven kullanmayı unutmayin. Trafik kurallarına harfiyen uymak zorundasınız. Yolda düz bir çizgi izleyin, S çizerseniz kornayı yiyebilirsiniz. Trafik kurallarına uyarsanız şehirlerarası karayollarımızda kolay kolay trafik tacizine maruz kalmazsınız. Zorlandığınız yerlerde başka taşıtlarla otostop usulü gidebilirsiniz. Köpekler takılırsa panik yapmadan hemen durun, sonra yavaşça oradan ayrılın.

Bisiklet kiralama işini unutun. Hem o kadar mesafeye kiralamak istemezler, kiralamak mümkün olsa bile bisikletin kendisinden pahalıya mal olabilir.



Bisikletle uzun yollara neden çıkılır, bisikletle uzun yollara çıkmanın getirileri nelerdir?

* Doğanın nimetlerinden faydalanmak için. - Yollar özellikle bahar ve yaz aylarında açık büfeler gibidir. Dalından bol bol taze meyve yiyebilir, suyu buz gibi pınarlardan su içebilirsiniz. Sadece yolun kenarındaki sahipsiz görünen ağaçlara dadanın. Meyveleri kurtlu ve bozuk olan ağaçları tercih etmeniz gerekir, çünkü büyük olasılıkla ilaçlanmamıştır. İşlek yolların yanındaki meyve ağaçlarını tercih etmemeye çalışın (motorlu araçların egzozlarından çıkan zehirli dumanlar yol kenarındaki bitkilerin üstünü kaplar. Bilimum cinste ağır metal içeren zehirli buharlarla kaplı meyveler, yıkasanız da sağlığa zararlıdır). - NOT: Profesyonel tarım yapılan özel arazilere, bahçelere göz hakkı için bile olsa girmeniz, domuz tuzakları ve hasat döneminde bahçesini hırsızlara ve yabani hayvanlara karşı koruyan eli silahlı köylüler sebebiyle tehlikeli olabilir. Aynı zamanda profesyonel tarımda bolca zehir kullanıldığından, alımlı görünen o güzel meyve ve sebzeler sağlık açısından riskli olabilir.

Düzce-Yığılca karayolunda fındık ve erik ziyafeti. Eylül/2011                                         
        
* Dedelerimizin yaşadığı toprakları ziyaret etmek için. - Bunun verdiği içsel tada doyum olmaz.
* Bilimsel ve sanatsal çalışmalar için. - Çeşitli bilim ve sanat dallarıyla ilgileniyorsanız bunu bisikletle birleştirdiğinizde çok keyifli sonuçlar ortaya çıkabilir.
* Bisikletli dağcılık için. - Etna gibi, bisikletle tırmanması kolay, düşük eğimli yamaçlara sahip olan dağlara bisikletle çıkabilirsiniz.
* Takıntıları yenmek için. - Emin olun, pek çok takıntımı bu turlar sayesinde yendim.
* Kültürel alışveriş yapmak için. - Bisikletle yurtdışına çıktığınızda ülkenizin kültürünü yerel halka tanıtma şansı yakalarsınız.
* Yemek kültürümüzü geliştirmek, farklı mutfakları tanımak için. - Günlük hayatta yediğiniz sıradan Türk yemeklerinden, hızlı yemekten (fast food) bıkmadınız mı?
* Bisikletle uzun yollar gidilebileceğini insanlara kanıtlamak için. - Bisiklet yavaştır, ama isteyince bayağı yol gider. "Bisikletle o kadar yol gidilir mi beahhh" diyen cahillere de bisikletle uzun yolculuklar yapılabileceğini kanıtlayabilirsiniz. 
* Yazar olmak için. - İnsan yollarda çok fazla anı yaşıyor, bir sürü acı-tatlı yaşam hikayesiyle, onlarca cins insanla karşılaşıyor. Pek çok doğa tahribatına tanık oluyor. Bunları topladığınızda insan anılarını kağıda ya da bilgisayara dökmek istiyor.

Karamürsel-Avcıköy' de tanıştığım bir amcamız. Ağustos/2011

* Ünlü olmak için. - Sadece bisiklet turu yapmakla ünlü olunmaz, farklı yetenek ve isteklerinizin de olması gerekir. Bisikletinizle ünlü olabilmeniz için en azından biraz ukela olmanız şarttır.
* Ön yargıları yenmek için. - Bisikletinizle uzun yollara çıktığınızda pek çok etnik kimliğin yaşam alanlarından geçebiliyorsunuz. Onlarca farklı mezhep ve etnik kimliğe sahip insanla karşılaşıyorsunuz. Eğer sizden olmayan insanlara karşı ön yargılıysanız bunu bir bisiklet turunda değiştirmeniz mümkün. Tabi öncelikle ön yargılarınızı yenmeye istekli olmanız gerekli.
* Dil öğrenmek için. - Bisikletle yurtdışına çıktığınızda isteseniz de istemeseniz de biraz yabancı dil öğrenirsiniz. 
* Bisikletli Erasmus yapmak için. - Bunu yaptım, pişman değilim. Mutluyum. Tadına doyum olmuyor.
* Belgesel çalışmalar yapmak için. - İlgi alanlarınız arasında görsel sanatlar varsa, çeşitli konular hakkında belgesel çalışmalar yapabilirsiniz.
* Komşu ülkelerdeki kültürel benzerliklerimizi, ortak yanlarımızı keşfetmek için. - Bu da çok önemli.
* Diğer ülke halklarıyla kendi ülkeniz halkı arasında bir köprü oluşturmak için. - Yurtdışına bisikletle çıktığınızda ülkenizle gittiğiniz ülke arasında kültürel bir köprü görevinde olursunuz. 
* Ülkenizi temsil etmeniz için. - Siz resmi bir görevle tur yapmasanız da, turunuzun belli bir amacı olmasa da uluslararası bir bisiklet turunda kendi ülkenizi ve kendi ailenizi temsil edersiniz. Bu yüzden yurt dışında davranışlarınıza çok dikkat edin. Yapacağınız yanlış bir şey ülkenize uluslararası çapta zarar verebilir. Bu bir tür sorumluluktur. Bu sorumluluğunuzu sakın unutmayın.   
* Yeni yüzlerle tanışmak, yerel halklarla tanışmak, farklı insanlarla karşılaşmak için. - Çevrenizde aynı insanları görmekten sıkılmadınız mı?
* Fotoğraf çalışmaları yapmak için. - Yollarda istemediğiniz kadar fazla fotoğraf malzemesiyle karşılaşırsınız. Bisiklet için hemen her yer müsait yer olduğu için istediğiniz yerde durup fotoğraf çalışmaları yapabilirsiniz.
* Genel anlamda macera yaşayabilmek için. - Şehir içinde ev-iş/okul-ev arasında monotonize olarak gidip gelmekten sıkılmadınız mı? Hayat işe ve okula gitmek için yaratılmamıştır. Hayata biraz renk katmak gerekir. 
* Eko-turizmi geliştirmek için. - Bisiklet, alternatif turizm dallarından birisidir.
* Diğer şehirlerden ve diğer ülkelerden bisikletçilerle tanışmak için. - Yollarda arada sırada kendimiz gibi tur bisikletçileriyle karşılaşıyoruz ve çok mutlu oluyoruz. Birbirimize ikramlarda bulunuyor, dilimiz yettiğince sohbet ediyoruz. İki tur bisikletçisinin tesadüfen buluştuğuna tanık olan o yöre halkından insan da günün şanslı kişileri oluyor. Kimi zaman aynı yöne gidiyorsak bir süre beraber pedal çevirebiliyoruz. 
* Çevre edinmek için. - Bazen hiç ummadığınız yerler ve zamanlarda çok kaliteli ve çeşitli insanlarla tanışabiliyorsunuz. Hayat süprizlerle doludur.


Yanya-Kalambaka karayolunda bana selam veren sıcakkanlı Yunan aile. Haziran/2011

* Dikkat çekmek için. - Belli bir yolda geçen günlük otomobil sayısı 20000, tur bisikletçisi sayısı ise 1-2 dir. Dolayısıyla o bir iki bisikletçi çevre halkın dikkatini çeker. Dikkat çekmek için bisikletle uzun yola çıkmanız iyi bir yöntemdir. Bazı yerlerde fazla ilgiden sıkılabilirsiniz. 
* Duatlon amaçlı. - Bisiklet ve yürüyüşün birbiriyle yarış amaçlı olarak yapılası bildiğim kadarıyla duatlondur. Bence harika bir spor dalı.
* Triatlon amaçlı. - Bisiklet-koşu-yüzme birlikte yarış için yapıldığında triatlon olur. Bu da zevklidir.
* Balık tutmak için. - Balığa bisikletle çıkabilirsiniz.
* Basi belaya sokmak icin. - Bisiklet turlari yapmak, can sikintisindan bunalip fazlasiyla macera ve heyecan arayanlar, basini beleya sokmak isteyenler icin turlu secenekler sunar.
* Genel tatil amaçlı bisiklet seyahatleri gerçekleştirmek için. - Otomobille, otobüsle ya da uçakla tatile gitmekten sıkılmanız mı? O zaman tatile bisikletle çıkın. Daha çok yer görün, daha az para harcayın.
* Stres atmak ve rahatlamak için. - Yoğun trafikli yollar insana stres verse de genel olarak bisiklet insanın stresini alır.
* Kendini bulmak için. - Nasıl anlatsam bilemiyorum. Anlarsınız işte.
* Dini sebepler. - İnandıkları dinlerin Hac mekanlarına bisikletle, yürüyerek giden gezginler var. Dindar birisiyseniz, bağlı olduğunuz dinin ibadethanelerinde konaklaya konaklaya seyahat edebilir ve muhteşem bir deneyim yaşayabilirsiniz.
* Yaşadığınızı hissetmek için. - İnsan şehir hayatında kendini sadece birilerine hizmet eden bir makine olarak hissediyor. Bisiklet sizi yaşadığınızı hissedeceğiniz yerlere götürüyor. Size uçma hissi verdiriyor. 
* Dünya görüşünüzü değiştirmek için. - İsteseniz de istemeseniz de dünya görüşünüz yıllar içinde bisiklet turları sayesinde değişmeye başlıyor. Halkımızın içinde bulunduğu çeşitli durumların medyada anlatıldığı gibi, siyasilerin anlattığı gibi olmadığını fark ediyorsunuz. Toplumdaki gerçekleri görüyorsunuz. Paraya verdiğiniz önem azalıyor. Falan filan......
* Basit yaşamayı ve ihtiyacınız kadar tüketmeyi öğrenebilmek için. - Günlük hayatta bağımlısı olduğunuz pek çok şeyin aslında anlamsız şeyler olduğunu anlıyorsunuz. İnternetsiz, cep telefonsuz, elektriksiz v.s. siz yaşanabiliyor. O gün tüketebileceğiniz kadar gıda tedariği yapıyorsunuz. Maksat ziyan olmasın, bagajınızda ağırlık oluşturmasın.
* Ucuz yaşamayı öğrenebilmek için. - Konaklamaya, suya, sigara ve alkole para vermediğiniz sürece günlük harcamalarınız 10-15 lira civarına düşüyor. 
* Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenmek için. - Turda bir gün kendinizi mutlu etmek için sevdiğiniz bir gıdayı almak bile sizi o gün çok mutlu edebilir. Kamp kurduğunuz yerde bir çeşme, bir elektrik prizi, yakınlarda bir bakkal, bir de tuvalet oldu mu o gün o çevrede sizden mutlusu olamaz herhalde.

Yanya' da konakladığım kampingde tanıştığım Alman motorlu gezgin çift ile Çek kökenli İngiliz motorsikletli gezgin Pavel Votapek - Yunanistan-Haziran/2011


* Karşı cinsten kişilerle tanışabilmek, var olan karşı cinsten arkadaşınızla romantik günler yaşayabilmek için. - Anlarsınız ya. :)
* Kendinizi beğenme duygularını tatmin edebilmek için. - Kendi kas gücünüzle uzun yolları gitmek, egonuzu tatmin etmenizi de sağlar.
* Arkadaşlarınızla hoş vakitler geçirebilmek için. - Grup halinde çıkılan bir kaç günlük turlar, arkadaşlık ilişkilerini güçlendirebilir.
Hayvanları gözlemek için. - Bisiklet son derece sessiz bir taşıt olduğu için, hayvanları korkutmadan onlara yaklaşabilirsiniz. Tabi ki güvenlik sebebiyle onlara gereğinden fazla yaklaşmamanızı öneririm.
* Tarihi ve doğal mekanları daha verimli bir şekilde ziyaret edebilmeniz için. - Arabaların giremediği, fazla bilinmeyen bazı tarihi ve doğal mekanları bisikletinizle daha rahat keşfedebilirsiniz. 
* Yoga yapmak için. - Bisikletinizle yoga yapabileceğiniz bir sürü sakin mekana ulaşabilirsiniz.
* Sindire sindire bir yolculuk yapmak için. - Mesela İstanbul' dan Antalya' ya herhangi bir motorlu taşıtla gitseniz sadece Antalya' yı görürsünüz. Bisikletle seyahat ederseniz Antalya yolundaki tüm kent ve kasabaları görmüş ve gezmiş olursunuz.
* Boyunuzu uzatmak için. - Bisikletin boy uzamasına katkı sağladığına emin oldum. Ergenlik çağımı geçmiş olmama rağmen aktif olarak bisiklet sürdüğüm 2006 yılından beri boyumun 2 cm. civarı uzadığını fark ettim. Sele boyu gerekenden yüksek tutulunca bacaklarımız bisiklet sürerken dimdik konumda oluyor ve eklemler arasında çoook kısa boşluklar oluşuyor. Beden bu boşlukları algılayıp kemik üretim kimyasalları salgılıyor ve zaman içerisinde boy uzama gerçekleşiyor. Bisiklete binerek boyunu uzatmak isteyenlerin aktif olarak yıllarca bisiklet sürmeleri gerektiğini unutmamaları gerek.

Bisikletle boyunu uzatmak isteyenlerin daha küçük açılı bir bisiklet kadrosu kullanmaları, bisiklet sürerken daha dik konumda olmalarını ve omurlarının dik durmasını sağlayacaktır. Bu da daha dik yürümelerine ve boylarının daha uzun görünmesine sebep olacaktır.

Boyumun bu yaşa rağmen uzadığını bana kısa gelmeye başlayan çadırımdan anlayabiliyorum. Aktif olarak bisiklet süren diğer arkadaşlarımdan da boy uzaması konusunda benzer geri bildirimler aldım.

Boyunu uzatmak isteyenlerin tehlikesiz ve bedava olan bisiklete binme yöntemini uygulamalarını öneririm.
Zor şartlarda hayatta kalmanın dayanılmaz zevkini tatmak. - Bazen o kadar kötü koşullarda kalabilirsiniz ki, rahat evinizin kıymetini anlar hale gelirsiniz. Bu durumdan zevk almayı biliyorsanız, o kötü koşullar sizi rezil değil vezir edecek ve o anların keyfini çıkartacak, yaşadığınız çevreye dönünce o muhteşem anıları insanlarla keyifle paylaşacaksınız.

07.07.2009 tarihinde Pamukova yakınlarındaki bir benzincinin tuvaletinin arka tarafında uyuduğum köhne köşe. Ortada çok zor koşullar olmasa da uyumak için pek uygun ve temiz bir yer değildi. 

Çevre bilinci kazanmak. - Siz etrafı kirleten çevre düşmanı bile olsanız, yollarda o kadar kötü çevre zararları ile karşılaşacaksınız ki, bisiklet turunuz öncesinde çevre düşmanı iken bisiklet turu sonrasında kimsenin baskısı altında kalmadan kendiliğinizden çevre gönüllüsü olabilirsiniz. Örnek vermek gerekirse, ben çocukken futbolcu (kaleci) olmayı hayal eden, kendi kapalı halı sahamın olmasını düşünen bir futbol meraklısıydım. Aynı zamanda tam bir otomobil hastasıydım. Fakat futbolun içinde dönen dolapları fark edince, otomobil kullanımının çevreye verdiği zararları ve aile bütçesine olan gereksiz maliyetleri anlayınca hem futboldan, hem de arabalardan hoşlanmaz oldum. 

* Kendinize güveniniz artar. - Turun kendisine çıkabilmek için belli bir düzeyde kendine güven duygusunun gerektiğini unutmayın.
* Bisikletli seyahatler psikolojiyi güçlendirir ve hayata olan bakış açımızı değiştirir. - Uzun bir bisiklet turundan önce var olan çıt kırıldım yapınız, turdan sonra bambaşka bir boyuta geçebilir. 
* Bu tür uzun bisiklet aktiviteleri gerçekleştirenler, sıradan şehir hayatında dert ettikleri ıvır zıvır sorunları neşeyle karşılamaya başlayabiliyor. "Sorun mu var.... Aaaaa ne güzel" diyorum artık. Sorunsuz bir hayatın da bir sorun olduğunu anlayıp, sorunlarla neşe buluyorum. 
* Uzun bisiklet turları insanı olgunlaştırmaya başlar. - Kendimle övünmek olarak algılamayın ama her uzun turumun ardından tura çıktığımı bilen ya da bilmeyen kişiler bende değişimlerin olduğundan söz eder. 





Tur bisikletçilerinin hoşlanmadığı şeyler nelerdir?

* Güzergahta karşılaşılan insanlar tarafından gereğinden fazla soru sorulması. - İlgi görmek iyidir, ama fazla ilgi can sıkıcı olmaya başlar. Bazı insanlar, (özellikle çocuklar) o kadar çok soru sorar ki, yemeğinizi yiyemez, uykunuzu uyuyamaz, bisikletinizin bakımını yapamazsınız. Bu yüzden aşırı ilgi gördüğüm yerlerden kaçma eğilimine girerim. 
* Başı boş bırakılan bekçi ve çoban köpekleri. - Bekçi köpekleri neyse de çoban köpekleri özellikle İç Anadolu' da büyük sıkıntı yaratabiliyor. Korkmanız gereken köpek türü çoban köpekleridir. Başlarındaki çoban pişkinse ya da orada değilse vay halinize.
* Uzun ve sıkıcı rampaları tırmanırken size eşlik eden sinekler. - Sıkıcılikiditesi yüksek rampaların dayanılmaz cazibesi yetmiyormuş gibi, sinekler işin tuzu biberi oluyor. :( Özellikle tavuk ve büyük baş hayvan çiftliklerinin yoğun olduğu yörelerde (mesela Güney Marmara' da Balıkesir bölgesinde) o kadar çok sinek oluyor ki, gece sizi ziyarete gelen sivrisineklerin varlığına duacı oluyor ve onların saz orkestraları sesleri size ninni gibi geliyor.
* Su vermeyen insanlar. - Bazı tipler, suyu illa parayla satmak istediklerinden sizin suluklarını çeşmelerinden doldurmamak için ellerinden geleni yapabilirler. Neyse ki bu tür insancıklar çok nadir. Allah kimseyi susuz bırakmasın.
* Ücretsiz konaklama yeri sağlamayan, sizi dolaylı olarak kovan dangalaklar. - Bisikletçilerin yollarda yaşadıkları sorunları anlayamayıp (kafaları basmayanlar var çünkü) size uygun bir yer olsa bile orada bir geceliğine çadır veya uyku tulumu kurmanıza izin vermeyen yobaz dangalaklar karşınıza çıkabilir. Sinirlerinize hakim olmaya çalışın. İki ayaklı cahil öküzlerdir çünkü. Bazıları din adamı kılığındadır. Allah kimseyi açıkta bırakmasın.
* En güzel doğal alanların dangalak iki ayaklı hayvanlar tarafından kirletilmesi. - Bu tür hayvanoğullarının evlerini merak ediyorum. Muhtemelen çöp evlerde yaşıyorlardır. Arkalarından temizleyenler varya..
* Üzerimize yoldan geçen araçlarda seyahat eden dangalaklar ya da yol kenarındaki kişiler tarafından bir şeyler atılması. - Bana erik, taş atıldı, bir kamyondan üzerime şişeyle su döküldü. Çok daha absürt şeyler atanlar da varmış. Bunlar insan dışı canlıcıklar.
* Ortada sebep yokken hakarete varan şeyler söylenmesi. - Cahil ve yobaz insanlar, zaman ve paraları olmasına rağmen bizim yaptığımız gibi aktiviteleri gerçekleştirmek yerine götlerini büyütmeyi tercih ediyorlar. Bize mal mal bakmalarını anladım, üstüne bir de anadan doğma küfürler söyleyen tipişkolar çıkıyor. Böyle bir durumda sinirlenmeden ve o hayvanoğullarına bakmadan, durmadan devam edin.
* Uyurken rahatsız edilmesi. - Uyuduğumu ya da dinlendiğinizi anlayamayan kafaları basmaz bazı kişiler sizi rahatsız edebilir. 
* Yüksek sesle müzik çalınan mekanlar. - Bu yüzden zorunlu olmadıkça sosyetik kentlerde kalmamaya çalışın.
* Yola atılan çöpler. - Bazı çöpler (mısır koçanı, cam şişeler v.s.) bisikletçiler için ciddi tehlikeler oluşturuyor. Arabanızda iştahla yediğiniz mısırın çöpünü masumca! dışarı sallarken bizi de düşünün.
* Karayolu taşıtları tarafından katledilmiş hayvanlar. - Bundan kaçış yok. Modern ulaşım türleri işlemeye devam ettiği sürece, yollarda üzücü hayvan manzaralarıyla karşılaşmaya devam edeceğiz. :( 
* İçince sapıtan denyoların yola sallayıp, yolda kırma başarısını gösterdikleri içki şişeleri.  - Çok büyük başarı. İçki tüketiminin yoğun olduğu bölgelerde özellikle yol kenarlarına aman dikkat. Şişe kırıkları en patlamayan lastikleri bile yarabilir.
* Size yol arkadaşlığı yapan, yol arkadaşı ötesi insanların sizin turunuzu zehir etmesi. Bazılarının sizi yarı yolda bırakıp basıp gitmesi. - Anlayın işte. Kısa bir turda başıma geldi. 
* Yol kenarındakiler tarafından size dik dik bakılması. - Meraktan, ama şahsen beni rahatsız ediyor.


Nasıl bir hazırlık süreci gerekir?

Öncelikle hayal kurun. Hayalinizi kurmadığınız bir şey olmaz. Olsa bile kıymetini anlamazsınız ve o fırsatı kaçırma ihtimaliniz artar. Kendi fırsatınızı kendiniz yaratacaksınız, ya da yakaladığınız bir fırsatı hayalleriniz doğrultusunda şekillendireceksiniz. Mesela ben Erasmus yapma fırsatı yakaladım. Bu Erasmus sürecim, Erasmus yapan diğer Türk ve yabancı öğrencilerinki gibi olacakken araya bir diğer hayalim olan bisikleti kattım ve tabiri caizse lokum gibi bir Erasmus süreci geçirdim. Hem bisikletimle Erasmus' umun geçtiği ülkeyi boydan boya dolaştım, hemde eğitimimi en iyi şekilde gördüm.

Hayal kurduktan sonra rotanızı netleştirmeye başlarsınız. Hazırlık sürecinde yaşanan gelişmelere göre rotanızı defalarca kez değiştirirsiniz.

Uzun bisiklet turlarına çıkmak için cesur olun ve kendinize gerçekten güveniyorsanız yola çıkın. Kendinize ne kadar güvenseniz, korkusuz olsanız da yaşanabilecek kötü olayları ve sonuçlarını aklınızın ucundan geçirmeye devam ederek riskli hareketleri yapmamaya çalışın. Ne kadar dikkatli olsanız da ufak tefek sorunlarla mutlaka karşılaşacaksınız. Bu sorunların çoğu kolayca halledilebilecek sorunlar olacaktır. Zamanla sorunlardan zevk alır hale geleceksiniz. Lastiğiniz patladığında bile onu zevkle tamir eder hale gelebilirsiniz.

Bisiklet turları apayrı bir macera olanağı sunar. Hemen her gününüz bisiklet üstünde geçer. Bir önceki gün 130 kilometre yol yapsanız bile ertesi gün bisikletinizin üstüne sıfır yorgunlukla oturup tekrar uzun mesafeler almaya başlar ve her sabah ayrı bir bisiklet zevkine adım atarsınız.

Bisikletinizle aranızda gerçek bir aşk ilişkisi olması gerekir. Yalnız başınıza seyahat ediyorsanız, bisiklete binmeyi çok seviyorsanız o aşk kendiliğinden gelişecektir.

Özellikle sponsor bulmaya çalışacak ya da turunuzu belgeselleştirecekseniz ilgili alanlarınız doğrultusunda belirli temalar seçin ve tur boyunca o temalar üzerinden görüntü kayıtları alın ve çalışmalar yapın. Ben mesela meteoroloji, demiryolu, mineraloji, jeoloji, volkanoloji, botanik ve ekoloji konularıyla ilgilenen birisi olarak turlarımı bu ilgi alanlarım doğrultusunda fotoğraflıyor ve yazıyorum. Örneğin tur güzergahım demiryoluna yakın gidiyorsa tren istasyonlarına uğruyorum ve oraları fotoğraflıyor ve geleceğe dair arşiv çalışması yapmış oluyorum. İlgi alanınız müzikse yöresel müzikler konusunda bir tur çalışması yapabilirsiniz. Turlarınızda herhangi bir tema olmazsa turlarınızda sadece yol gidersiniz ve turlarınızın diğer sıradan turcuların yaptıkları turlardan pek bir farkı olmaz.

* Nefes idmanları yapıp, nefesinizi verimli kullanmayı öğrenin.

* Sigara kullanıyorsanız, sigarayı bırakın. Yoksa erken pes edebilirsiniz.

Bisiklet turlarında neler yapılabilir?

* Yöresel mutfakları tadabilirsiniz.

* Yüzebilirsiniz. Fakat yol aldığınız tur günlerinde suya (deniz, göl, havuz) girdiğiniz zaman çok fazla yüzmemenizi öneririm. Yoksa çok yorulabilir ve günün geri kalanında gitmeniz gereken yolu gitmek sizi çok zorlayabilir. - Güvenlik açısından riskli olduğu belirtilen ya da görünen sularda yüzmeyi ve suya girmeyi aklınızın ucundan bile geçirmeyin.  

* Yolda bağıra bağıra şarkı söyleyebilirsiniz. Arılara dikkat edin tabi. Sesinizin kötü olup olmadığını köpekler size bildirecektir.

* Güzergahınızdaki içecek kültürlerini tanıyabilirsiniz. Mesela farklı usullerde kahve ve çay türlerini tadabilirsiniz. Yapmayı deneyebilirsiniz.

Aslında programınız rahatsa, zaman sorununuz pek yoksa bisiklet turlarında bisiklete binme aktivitesi dışında yapılabilecek bir sürü şey var. Bu hayal gücünüze ve hobilerinizin cesitliligine kalmış olan bir şey.



Bisiklet turlarımda nasıl beslenirim?

Meyve ağırlıklı beslenirim. Kısa öğünler şeklinde sürekli olarak beslenmeye çalışırım. Yanımda acil durum kiti olarak bir miktar kuru kayısı yada üzüm mutlaka barındırırım. Tahin helvası gibi az yer kaplayan, ama yüksek kalorili ve besleyici gıdalar çok verimli olur.

2009 Batı Anadolu turumda sıklıkla lokantalarda adam gibi beslendim. Bu yüzden harcamalarım fazla oldu. Artık ocak taşıyorum. Canım sıcak yemek isterse yapamayacağım yemek yok. Kolay olması bakımından makarna yapmak daha iyi oluyor. Makarnayı yapma süreci yemek yapma malzemelerimi bagajdan çıkartıp, yemekten sonra yerlerine koymak dahil 1 saat civarı sürüyor.

Sıvı tüketimim fazla oluyor haliyle. Bazen sudan çok meyve suyu ve türevlerini tüketiyorum. Kramp belirtileri başlarsa muza yükleniyor ve (yapay ilaç karşıtı olsam da) magnezyum diasporal kullanıyorum.

(Genellikle) Sabahları yola başlamadan evvel bir kaç zeytin + bir parça ekmek gibi çok az bir şeyle küçük kahvaltımı ederim. 15-20 kilometreye kadar bedenim iyice acıkır. İzcilikte sabah sporundan sonra kahvaltı etmenin daha verimli olduğu öğretildi. O ilk 15-20 kilometre sabah sporu görevini üstlenir ve daha sağlam bir kahvaltı yaparım. Sonraki her mola yerinde kısa atıştırmalar şeklinde devam ederim.

Nedense seyir saatlerinde (genelde) kurtlar gibi acıkmam. Nedense 16.5 saatte yaptığım 211 kilometre sonunda öyle çok acıkmamıştım. Beden halsiz kaldığında tuzlu ayran, portakal suyu, limonlu salatalar çok işe yarar. Portakal suyu nedense gözlerimi çaydan daha fazla açar, kendime tam anlamıyla gelirim.

Akşamları asıl öğün vakitleridir. Günü sonlandırmayı planladığım kasabanın bir öncesindeki kasabadan akşamlık nevaleleri alırım. Kamp yerimi belirledikten sonra hava kararmadan yemek işini halletmeye çalışırım. Kalsiyumun turlar için çok önemli olduğunu duyduğum için en yüksek kalsiyum oranına sahip olduğunu gördüğüm Hellim peynirlerine yumulurum. Hellim peynirleri aynı zamanda çok tuzlu olduklarından kaybettiğimiz tuzu da karşılar. Hellim peyniri ile ekmek iyi bir ikili olabilir.  Katkı maddesi olmayan, ambalajlanmamış organiğe en yakın besinlerden tüketmemiz önemli. Gün sonunda ayran içmenizi de öneririm. Ayran aynı zamanda sizi daha rahat uyutacaktır.

Konserve ya da taze balıklar da iyi bir seçenek olabilir. Günlük ortalaması düşük olan bir keyif turundaysanız ve balık tutmaktan anlıyorsanız yanınızda mutlaka bir olta takımı taşıyın. Turunuzda kendi tuttuğunuz balığı yerseniz onun tadını ömrünüzün sonuna kadar unutamazsınız.

Yine de oglen vakitlerinde sizi cok susatacak konserve balik, kurutulmus ya da kizartilmis et v.b. urunleri tuketmenizi onermem. Cunku fena halde susatabiliyorlar.

Bu arada.. Kaçınmanız gereken bazı şeyler var. Kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ayran + maden suyu, muzlu süt, alkolsüz malt içeceği + fıstık, ısıtılınca yenen pişmiş et ürünlerini tüketmemeye çalışın. Bu yazdığım ikili ve tekliler bana zor geceler geçirttiler :S

Uzun turlarda karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye dikkat etmemiz, her gün makarna veya pilav yemeye özen göstermemiz gerek. Tur güzergahınızda pilav ya da makarna yapan bir yer bulamıyor, ya da kendiniz yapmak istiyorsanız kısa sürede pişen pirinç ya da makarna türlerini tercih etmeniz faydalı olur. Tel şehriye bir kaç dakikada pişer. En uygunu o. Makarna paketlerinde kaç dakikada piştiği yazıyor olması lazım. Benim basit alkol ocağında 45 dakikada 4 kişilik spaghetti yapmıştık.Yani ne kadar ince yapılı bir tür makarna kullanırsanız o kadar kolay pişer.

Yol kenarında alkol ocağında öğlen yemeği olarak makarna yapımı. Pesaro-Ağustos/2010

Yemekleri turda kendiniz yapacaksanız ufak bir şişede zeytinyağı bulundurmayı ihmal etmeyin.

Pilavın 10 dakikada yapılabiliyor olması lazım. Yanına birde konserve barbunya, yada fasulye konservesi açın, tam olsun. Evinizde bulamazsınız o kadar lüksü. :) Dolaba konulmamış 2 günlük taze kaşarı yedikten sonra zehirlenmedim. Yani yenilebiliyor. Taze yenilmesi gereken besinleri en kısa zamanda tüketmeye çalışmalısınız. Bisikletinizde gereğinden fazla konserve taşımak da hamallık.

Konserve et ve balık ürünlerinin, şarküteri ürünlerinin sizi aşırı derecede susatabileceğini sakın unutmayın. Tur sırasında su içmek iyidir. Ama aşırı susamak iyi değildir. Çünkü çok su içmek şişkinlik yapıp performans düşüklüğüne sebep oluyor. Kurak yörelerde ve Güney Avrupa' da pausa/siesta sebebiyle öğle sıcağında kapatılan marketler sebebiyle su bulmak zor olabiliyor. Bu yüzden gündüz saatlerinde konserve et ve balık ürünleri ve şarküteri ürünleri tüketirken dikkatli olun.

Günlük 100 + kilometre ortalamayla yapılan uzun turlarda sıkı beslenmeye dikkat etmek lazım. Kontrolsüzce kilo verimi olabilir ve yağ yerine kas yakabilirsiniz. Bu yüzden özellikle benim gibi zayıfsanız ve bedensel yağ oranınız düşükse beslenmeye çok dikkat edin.

Bisiklet turları gibi ağır fiziksel aktivitelerde abur cuburlardan, gazlı ve asitli içeceklerden uzak durmaya çalışın.

Buzdolabında saklanması gereken gıdaları en kısa sürede tüketmeniz gerekir. Yoksa zehirlenme vakası yaşanabilir.

Sıcak havalarda dahi sıcak içecekleri tüketmeniz yerinde olur. Sıcak havada sıcak çay içince terleyecek ve daha kontrollü ve zararsız bir biçimde soğuyacaksınız. Sıcak havalarda çok soğuk içecekleri içmekten uzak durmanızı öneririm.

Enerji içecekleri:

Kafein içeren enerji içecekleri sporcular için uygun değildir. Uzun yol bisikletçiliği gibi bazen olağanüstü efor gerektiren sporlarda ince uzun metal kutularda satılan kafeinli enerji içecekleri tehlikeli olabilir. Onun yerine izotonik sporcu içecekleri tercih edilmeli.

Aslında en iyisi vaktiniz varsa kendi enerji içeceğinizi hazırlamanız. Kendi enerji içeceğimin tarifi şu şekilde:

Limon suyu, çay, maden suyu, şeker, tadını bozmayacak kadar (litre başına yarım çay kaşığı) tuz birlikte karıştırılır ve tur sırasında afiyetle içilir. İçine dilerseniz magnezyum diasporal tozu da katabilirsiniz.

Alkol:

Turunuzdaki seyir saatlerinizde alkol tüketmenizi önermem. Gündüz saatlerinde alkol, insanı genelde fena çarpar. Ayrıca bisiklet bile olsa alkollü taşıt kullanmak tehlikeli ve yasaktır. Gece saatlerinde de kantarın topuzunu kaçırmayacak (sarhoş olmayacak) ölçüde alkol tüketebilirsiniz. Alkolle arası iyi olan bazı turcular biranın gün sonunda iyi geldiğini söyler.

Turlarda alkol kullanımının tur saatleri dışında ve dinlenme günlerinde olması gerekir. Alkol temelde sağlığa zararlı olduğundan hiç tüketilmemesi daha iyi olur tabi.

Bisiklet turlarında nerelerde kalınır, konaklanılır?



Uzun yol bisiklet turculuğunun temellerinden birisi kamp yapmayı bilmektir. Kamp yapmayı bilmeyen birisinin 1-2 gecelik haftasonu turları yapmadan uzun soluklu turlara çıkması son derece yanlış olacaktır. Geçmişte izcilik ve diğer doğa sporları yapmış, yapmakta olan kişilerin uzun bisiklet turlarına adapte olması çok daha kolay olur.

Stromboli Adası volkanında aktif krater manzaralı kamp yeri. Mart/2011

* Çadırda konaklama:

Çadırda konaklama, bisiklet turculuğunda sık yapılan konaklama şekillerinden birisidir. Çadırda konaklanılacak yerin güvenli olması gerekir. Güvenli olduğuna emin olmadığınız hiç bir yere çadır kurmayın. Kampingler en güvenli çadır kurma yerleridir. Ama paralıdır. Ülkemiz koşullarında kampinglerde çadırınızı kurmanın günlüğü genellikle 10-20 lira, Avrupa' da ise 20-30 Avro' dur. Turda fazla para harcamamak istiyorsanız konaklama masrafını yapmamanız ve konaklama için düzenlenmemiş yerlerde kamp kurmanız gerekiyor. Bu da cesareti toplayarak herhangi bir noktada çadır veya sadece uyku tulumunda kalmaktan geçiyor.

 Bu konuda dikkat etmeniz gereken maddeler aşağıdaki gibidir.

* Çadırınızı zorunlu olmadıkça ıslak ve sert zeminlere kurmamaya çalışın. Çadırınız kamp sırasında ıslandıysa mümkünse kurumadan toplamayın. Islanan çadırı kurumadan toplasanız bile, mutlaka bir yerde (eviniz de de olabilir) kurup onu kurutun. Yoksa çadırınız kullanılmaz hale gelebilir. Sert zeminler, çadırınızın tabanına zarar verecektir.
* Çadırınızı bir ağacın, ya da çardağın altına kurmanız faydalı olur. Bu sayede gece çiy yağdığında sabah çadırınızı kuruması için beklemezsiniz.
* Çadırınızı rüzgâr alan bir yere kurmanız hava sirkülasyonu açısından iyi olur.
* Cadirinizi kurduktan sonra mumkunse kazik ve ipleriyle gerdirme islemlerini yapin. Yoksa verdiginiz nefesteki su buharinin cadirin soguyan noktalarinda yogunlasmasi sebebiyle gune islak bir sekilde uyanabilirsiniz.
* Ülkemiz kıyılarında tsunami tehlikesi olduğundan plajlarda ve denize çok yakın yerlerde kalmamanız, kamp yerinizin denizden en az 10 metre yüksekte yer alması gerekiyor.
* Dere yataklarında ve dere kenarlarında kesinlikle kamp kurmayın. Bulunduğunuz yerde hava iyi olsa bile, derenin yukarı çığırlarında başlayacak bir sağanak yağış, dereyi aniden kabartarak sizi tehlikeli bir hale sokabilir.
* Mümkünse şişme mat kullanmayın. Patlama olasılıkları yüksektir ve daha ağırlardır.
* Kamp yerinin heyelan tehlikesine açık olmayan bir yerde olması gerek.
* Yıldırım olasılığına karşı çok açık alanlarda kalmazsanız iyi olur.
* İnsanlara yakın, ama kolayca fark edilmeyecek kadar kuytu yerlerde kamp kurmalısınız.
* Zorunlu haller dışında izin almadan özel arazilerde konaklamanızı önermem. Türkiye şartlarında "sen kimsin" diye silah bile çekebilirler. Bazı yerlerde sen kimsin diye bile sormadan size nişan alabilirler. Özellikle fındık gibi değerli bir ürünün ekili olduğu bahçelere izinsiz girmeden önce yüz defa düşünün.
* Yerleşim bölgelerinde kamp kurmanız gerektiği zaman güvenlik güçlerinden izin almanızı öneririm.
* Kamp yerinizi köpekler başta olmak üzere çeşitli türden vahşi hayvanlar ziyaret edebilir. Bu ziyaretleri en aza indirmek için kokulu gıdalardan uzak durun.
* Issız bölgelerde kamp kurduğunuz zaman geceleri zorunlu olmadıkça çadırınızdan dışarıya çıkmayın.
* Orman yangınlarına hassas bölgelerde kolayca terk edilebilecek noktalara kamp kurun ki, olası bir acil durum durumunda bölgeyi güvenle terk edebilin.
* Tanımadığınız bitkileri kesinlikle tüketmeyin.
* Doğadaki mantarlara elinizi bile sürmeyin.
* Vahşi hayvanlara bulaşmayın, onları rahatsız etmeyin, onları sadece uzaktan izleyip görüntülerini kaydedin. Mümkünse onları bir süre izledikten sonra uzaklaşın.
* Ülkemiz koşullarında çadırda & uyku tulumunda para harcamadan konaklamanın en kolay kalınan en güvenli yerleri; camiler, kiliseler, büyükşehirler dışındaki küçük tren istasyonları ve benzincilerdir. Bunlar dışında da şansınıza, dikkatinize göre pek çok güvenli ve ücretsiz kamp alanı tespit edebilirsiniz.
* Arac trafigine acik herhangi bir noktaya cadir kurmayin ya da orada yatmayin. Zorunda kalirsaniz, cadirinizi kurdugunuz yer icinize sinmezse cadirin ustune parlak bir kiyafetinizi asmalisiniz. Bu konu hakkinda yasanmis trajediler var.

Ben normalde her sürüş gününde Güneş yatmaya başlayınca, (yazın 18.00, kışın 15.00' den sonra) kamp kuracak yer bakmaya başlarım. Güvenli olmasına, tuvalet ve çeşme bulunmasına, temiz ve rahat bir yer olmasına ve insanlara çok uzak olmamasına, yakınlarda mümkünse bakkal, kahve gibi bir yerin olmasına, insanların bakışlarına dikkat ederek en uygun yeri bulur bulmaz oraya yerleşirim.

Ben genellikle sabah erken (06.00-07.00 gibi) yola çıkmayı severim. Eğer varış yerime geç geldiysem ve konum itibariyle çadır kurmaya gerek yoksa sadece uyku tulumumda uyurum.

Uyku tulumunda kalınan uyandıktan sonra kampı toplayıp yola çıkmak, küçük bir kahvaltı dahil yaklaşık 30 dakika sürer. Aynı süre çadırda 1 saati bulur. Çadırlı bir kamp yerimi en kısa zamanda toplama rekorum 15 dakikadır. :)

Kafanız rahat olsun, kamp yeri bulmada stres yaşamamak istiyorsanız jandarmaya ya da köy muhtarlarına hiç sormadan, insanların kolay kolay fark edemeyecekleri ve insanları rahatsız etmeyecek, ama onlara çok uzak olmayan güvenli köşeleri kamp alanı olarak kullanmanızda sakınca olmaz. Birilerine "ben şurada kamp kurmak istiyorum, sorun olur mu" diye sorunca genelde daha çok sıkıntıya yol açıyorlar. Kıllıklarından ve işgüzarlıklarından size beğendiğiniz yerde konaklama izni vermek istemeyebilirler.

* Sadece uyku tulumunda konaklama:

Kamp kurulacak yer, çadır kurmaya müsait değilse (mesela tren istasyonlarının bekleme salonları), sadece bir kaç saat uyuyacaksanız, hava sıcaklığı çok düşük değil ve sivrisinek ve diğer kanatlı, kanatsız böceklerin sayısının az olduğu bir yerse, güvenlik sorunu çok azsa sadece uyku tulumunda kalabilirsiniz.

Açık havada yıldızların ve Ay' ın altında uyuyacağınız bir uyku tulumu uykusunun tadına doyum olmaz.

* Evlerde konaklama:

Uzun turlarımda prensip olarak acil durumlar haricinde, zorunlu olmadıkça evlerde konaklamaktan vazgeçtim. Açıkçası yabancı bir evdesiniz, kendinizi rahat hissetmiyorsunuz. Ev halkı rahat olmuyor. Evden istediğiniz zaman çıkmanız zor oluyor. Mesela sabahları yola erkenden çıkmayı tercih eden birisi olarak saat 06.00' da yola çıkmam gerekiyor. Ev halkı da o saatte bilmem kaçıncı uykularında oluyor. Bu yüzden stres yaşıyorsunuz. Zaman kaybediyorsunuz. Sokakta yatmak, evde yatmaktan daha rahat geliyor bu yüzden.

2009 turumda İzmir durağımda bir sınıf arkadaşımın ailesinin evinde iki gece konaklamıştım. Arkadaşımın bir sürü kız kardeşi vardı. Evde eve geç saatte gelen babaları haricinde tek erkek ben olduğum için aile tedirgin haldeydi. Kızlarına gece tecavüz edeceğimi zannettiklerinden beni balkonda yatırıp, balkon kapısını üstüme kilitlemişlerdi. Hiç bir ikramımı da kabul etmemişlerdi. O günden beri ev konaklamalarına soğuk bakarım.

Evlerde konaklayacaksanız, aile evlerinde konaklamamaya, yakın arkadaşlarınızın bekar evlerinde kalmaya özen gösterin. Daha rahat edersiniz. Kalacağınız ev bahçeliyse bahçede çadır kurmanız daha faydalı olur.

* Otellerde, hostellerde v.s. konaklama:

Duş almanız, büyük bir şehirde kalmanız gerektiğinde konaklamaya mecburen para verip bir otel v.s.' ye yerleşmeniz gerekiyor. Bir otele yerleşmeden önce bisikletinizi koyacak güvenli bir yer olduğuna emin olun. Her otel v.s. tur bisikletçilerini kabul etmez. Bunu unutmayın.

Ev konaklaması bölümünde yazdığım gibi sabahları yola erkenden çıkmayı tercih eden birisi olarak otel v.b.lerde konaklarken istediğim saatte yola çıkmak çok zor olabiliyor. Resepsiyona bir gün önceden "erkenden, şu şu saatte yola çıkacağım" dememe rağmen resepsiyonda kimseyi bulamadığım oluyor. Bu da kısıtlı zamanda gerçekleşen turlarda gerçekten can sıkıyor. Resepsiyondan çıkışımızı almamız, orada bıraktığımız pasaport ya da kimliğimizi geri almamız, yapmadıysak ödememizi yapmamız gerekiyor. Ortada hiç bir görevli olmayınca şapa oturuluyor.

Konaklamaya illa para verecekseniz kampinglerde kalın. Onlardan istediğiniz saatte çıkış yapmanız daha kolay.

* Camilerde ve ibadethanelerde konaklama:

Cami kampları inanın ki çok iyi oluyor.. Camilerde yöre insanı ile tanışma fırsatı yakalayıp kültürel alışveriş yapma şansı yakalıyorsunuz. Benim için en önemli olan kültürel alışveriştir. Camiler, pek çok kampingten daha konforlu konaklama seçenekleri sunuyor. Genelde pis de olsa tuvalet var, bazılarında duş var, çeşme var, manevi huzur var, elektrik prizi var. Daha ne olsun. :) Yeter ki imamlar ve ihtiyar heyetleri sıcakkanlı ve misafirperver olsun. Bazı camilerde tanıştığım insanlar yemek bile getiriyor. Camiler illa ibadethane olarak görülmemeli. Eğer bir yolcu, yatacak yer bulamıyorsa camilerde kalabiliyor. Allah' ın evi neticede.

Guncelleme:

Konaklama yeri olarak camiler. Camiler neticede Allah' in evi. Bazilarinda misafirlerin yatmasi icin ozel odalar bile oluyor. Dindar arkadaslarimiz "camiler otel degildir" seklinde yanit verebilirler, ama baska yer bulamayinca birisinin evine cat kapi girmeye calismaktansa, buz gibi havada disarida yatmaktansa camide kalmak daha mantikli ve rahat.

* Ozellikle kis turlarinda gece eğer yatsıdan sonra giderseniz imam muhtemelen olmaz. Sizi caminin içinde izinsiz yakalasa da bir şey diyeceğini sanmam. Zaten cami konaklamalarinin en cok gerektigi zaman kis mevsimi gibi soguk donemlerde yapilan turlardir.

* Zaten genelde izin veriyorlar. Izin almak icin koy muhtarina ya da imamin kendisine sormaniz kafi. Buyuk yerlesimlerde polis ya da jandarmaya gidebilirsiniz. Neden bilmiyorum ama guzel ve/veya manzarali camilerin imamlari sorun cikarabiliyor.

* Kiliselerde kalmak daha zor oldugu icin yabanci turcular camilerde de kalmanin zor oldugunu sanarak camilerde kalmaya calismiyor olabilirler.

* Camilerin iki ayrı kapısı var. Birinci olan ayakkabıların çıkarıldığı ana kapı genelde 24 saat açık olur. Içerisi kadar ılık olmaz, ama dışarısı kadar da serin değildir. O kısımdan namaz kılınan yere olan kapı genelde namaz saatleri dışında kilitlidir. Camilerde gecelemek isteyenlerin namaz kılınan yerde değil, ayakkabıların çıkarıldığı yerde kalmalari cok daha dogru olur. Orada da genelde halı vardır. Uyku tulumunun altina mat sermeye de gerek kalmaz.
Buyuksehirlerdeki camiler namaz saatleri disinda tamamen kapatiliyor olabilir. Ben buyuksehirde zorunlu olmadikca kalmadigim, kaldigim zamanlarda da baska yerlerde kaldigim icin bilemeyecegim, ama kucuk sehirlerdeki, koy ve kasabalardakilerin ilk kapilari genelde hic kilitlenmiyor.
 
* Bisikletinizi ayakkabıların çıkarıldığı yere sokabilirsiniz. Halisiz kesimde bisikletin sigacagi kadar bir alan yoksa gazete serip, bisikleti halinin ustune de park edebilirsiniz.

* Camilerin cogunun sadirvaninda sicak su var. Elektrikli aletlerinizi sarj etmek icin gerekli elektrik prizleri bahsettigim ayakkabi cikarma bolmesinde genelde olmuyor.
 * Dini sohbetlerden hoslanmayanlarin camilerde kalma secenegini en sona almalarini oneririm. Cunku bazi camilerde insanlar sizinle sohbet ederken din konusunda da siz istemeseniz de "herkes birbirinden sorumludur" anlayisi sebebiyle cok fazla konusma geregi duyuyorlar. Dindar degil, dinsiz ya da baska bir dine mensupsaniz sizin aklinizi çelip sizi dindar yapmak icin sevketmeye calisabiliyorlar. Muhabbetin kendisi degil de din gibi hassas bir konuda insanlarin sizi kurcalamasi rahatsiz edici olabiliyor.
 * Jandarma ve polis disinda imamlar ve/veya muhtarlar size konaklama isteginiz uzerine (yetkileri var mi bilmem ama) kimlik sorabilir. Hatta biraz daha ileri gidip kimlik belgenizi sabaha kadar rehin alabilirler. Sabah yola cikacaginiz saatte gelip teslim ederler. Guvenlik gucleri disinda birilerinin size kimlik sormasindan, kimliginizi rehin almalarindan rahatsiz olursaniz o yerlesim birimini kimlik gostermeksizin terk etme hakki sizde saklidir.
 * Benzin istasyonlarinda genellikle mescit oluyor. Hava soguksa sizi agirlamayi kabul eden benzinciden mescitte kalmak icin de izin isteyebilirsiniz. Benzinlik mescitleri gayet sicak ve rahat olabilir.
 Ben Turkiye' nin cesitli yerlerinde onlarca camide veya camilerin bahcelerinde kaldim. Sadece bir kac camide kalmama sorun cikardilar. %90-95 ihtimalle camilerde kalinabiliyor. Neticede orada gunlerce kalmayacagiz. Sabah sessizce ayrilacagiz. Orada halki rahatsiz edecek seyler yapmadigimiz, ahlak kurallarina uygun davrandigimiz, etrafi kirletmedigimiz surece sorun olmaz. Dedigim gibi camilerin iki kapisi var. Ic kapisi kitleniyor, dis kapisi genelde acik kaliyor. Bu ayakkabilarin cikarildigi halili kisimda tam anlamiyla caminin ici sayilmaz.
Kiliseler: 
Kiliselerin icinde kalmak, camilerde kalmaktan daha zor. Genellikle kilise iclerinde kalmaya izin vermiyorlar. Ama kilise bahcelerinde kalmak icin izin almaniz daha kolay. Cadir kurmayacak, sadece uyku tulumunda kalacaksaniz isiniz cok daha kolay olur. Kiliselerde tuvalet, su gibi olanaklarin cok sinirli oldugunu hatirlatmak isterim. 


* Çöpler, ateş ve kamp yerini terk etme:

Kamp yaptığınız ya da yemek pişirdiğiniz yeri eski haline çevirmeden kesinlikle terk etmeyin. Kamp yaptığınız yer doğanın ortasında bir yer değilse orada sadece ayak ve lastik izlerinizi bırakın. Eğer doğanın içinde konaklıyorsanız organik artıklarınızı görünmeyecek şekilde bırakabilirsiniz. Ormanlar ve benzinlikler gibi ateşe hassas kamp yerlerinde açık alevli ateşler kesinlikle yakmayın. Bir yerlerde ateş yaksanız da onu söndürmeden, söndüğüne emin olmadan uykunuza dalmayın ve kamp yerini terk etmeyin ve ateş yaktığınız yeri temizleyin.

Cam şişeler doğaya dost olmasına rağmen mercek etkisi sebebiyle yangınlara sebep olabilirler. Bu yüzden lütfen dikkat.

Konaklama yaptığınız yörede çöp kutusu hiç yoksa, çöpünüz fazlaysa ve ateş yakmaya müsait bir yerse çöplerinizi güvenli bir şekilde yakarak ortadan kaldirmaniz uygun olabilir. Tabi çöplerinizi yaktıktan sonra ateşi söndürmeden, ateş yakılan yeri eski haline çevirmeden oradan ayrılmayın. Ateşi söndürmek için toprak, kum v.s. kullanabilirsiniz.

Bisiklet turlarında güvenlik:

Bu madde hayatınızı da ilgilendirecek ölçüde gerçekten çok ciddi bir konudur.

* Yollarda size ortada bir sorun ve sebep yokken bulaşmak isteyen, ninenize kadar küfürler eden dangalaklar çıkabilir. Sakin olup cevap vermeden oradan uzaklaşmaya çalışın. Kesinlikle karşılık vermeyin. Yoksa kaybedecek pek bir şeyleri olmayan o tipişkolar başınıza musallat olup başınızı ciddi bir şekilde ağrıtabilir ve size zarar verebilirler. Öyle dangalakları umursamamanız en büyük cevabınız olur, onları bakış bile atmadan dövmekten beter edebilirsiniz. Onlara karşı fiili bir tepki verirseniz gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine konu olabilirsiniz.

* Kıymetli eşyalarınızı ulu orta her yerde göstermeyin. Çok paralıymış gibi görünmeyin. Üzerinde değerli eşyalar olan bisikletiniz bağlıyken bile başından değerli eşyalarınızı almadan süpermarket alışverişi için bile ayrılmayın.

* Zorunlu olmadıkça (ani köpek kovalaması, meteor dusmesi, tsunami ve yazmak istemediğim kötü olasılıklar v.s.) aşırı hız yapmayın.

* Yolda halinize acıyıp size pet şişe su veya içecek ikram edenler çıkabilir. İçeceğin bulunduğu kutunun önceden açılmamış olmasına çok dikkat edin. Herkes iyi niyetli olmayabilir. Verilen su şişesi önceden açılmışsa ondan bir yudum dahi almadan müsait bir yerde içindekini döküp, şişeyi çöpe ya da geri dönüşüm kutusuna atın. Güvenli olmayan kişilerin ikramlarını kabul etmeyin. Bahane uydurun.

* Zorunlu olmadıkça otoyollara ve uzun tünellere girmeyin.

* İki elinizi serbest bırakıp artistik sürüşler yapmaktan kaçının. Artistik yapacağım derken gazetelerin 3. sayfalarına model olmayın.


Bisiklet turlarında temizlik:

Bisiklet turlarında temizlik, çok merak edilen ve hakikaten can sıkıntısı yaratan bir durumdur. Duş almamız, çamaşırlarımızı yıkamamız gerekiyor.

Normalde uzun bisiklet turlarında her gün duş almak zor. Bunu bilmeniz gerekiyor. Duş almak için her gün bir yerler bulamazsınız. Bunun için bir kaç günde bir otel, pansiyon, kamping gibi yerlerde kalmak yeterli olur. Ayrıca, havanın sıcak olduğu yaz günlerinde yerleşim yeri dışlarındaki çeşmelerde temizlik ihtiyacı giderilebiliyor. Yanımızda küçük bir şişede şampuan olursa iyi olur. Çeşmelerden akan muhtemelen soğuk olan suyla yıkanmanın üşütücü etkisine hazır olmak gerekir. İnsan bedeni zamanla terleme konusunda da değişim geçiriyor, terleme düzene giriyor ve zorlamadıkça fazla terlemiyorsunuz. Dolayısıyla kendinizi her gün kirli hissetmediğiniz için çokta sorun olmuyor.

Duş imkanı bulamadığınız zamanlarda ıslak mendillerle genital bölgeleri ve koltuk altlarını temizleyip, iç çamaşırlarınızı değiştirdiğinizde duş almış gibi oluyorsunuz.

Türkiye'deki Ege yollarında bazı tesislerde bulunan araba duşlarında yıkanılabilir. Plaj duşlarını unutmamak gerekir. Deniz, göl ve derelere girilerek de hem yüzmüş, hem temizlenmiş olursunuz. Bazı benzinci ve camilerde duş imkanı var. Türkiye' deki camilerin çoğunun şadırvanında sıcak su oluyor. Şadırvanda abdest alır gibi elinizi ayağınızı ve kafanızı yıkayabilirsiniz. Cami ve benzincilerde bulunabilen duşların çok temiz olmasını beklememeniz gerekir.

Gerçekten her gün duş alma takıntınız varsa bir evin kapısını tıklatıp "duş alabilirmiyim" diye rica edebilirsiniz ya da yurt içi ya da dışındaki köy kahvelerinde "duş alacak bir yer arıyorum" dediğiniz zaman evini size açıp duş imkanı sağlayacak pek çok cennetlik insan ile tanışabilirsiniz.

Şunu kesinlikle unutmamalısınız ki, her gün duş alma takıntınız varsa sırf bu yüzden turlarda çok zorlanabilirsiniz. 1-2 hafta duş almadan yol almayı göze almanız lazım. Genital bölgenizi ve koltuk altlarını ıslak mendillerle her gün temizlerseniz fazla kokmazsınız. İnsanlar sizi görünce koksanız bile uzun turcu olduğunuzdan sizi anlayışla karşılayacaklardır. Zaten terlemeniz bir sure sonra duzene girecek ve eskisinden daha az terleyebileceksinizdir. Bu da kokunuzun dozunu dusurecektir.

Tekrar etmek gerekirse, bisiklet turlarında her gün duş alamayabileceğinizi sakın unutmayın. Yaz sıcağı altında bir kaç gün boyunca duş alamadığınız günler oluyor ve tabiri caizse turşu gibi oluyorsunuz. Her gün kampinglerde ya da pansiyonlarda kalmak turunuzun maliyetini çok arttıracağınızdan, duş ihtiyacınızı soğuk suyla da olsa cami bahçelerinde, kamyoncuların sıkça takıldığı donanımlı benzincilerde, derelerde veya plaj duşlarında giderebilirsiniz. En kötü ihtimalle bir çeşme başında büyük bir şişeden maşrapa yapıp onunla duşunuzu alabilirsiniz. En doğalı bu olur.

Biraz ağırlık olacak olsa da çok uzun turlarda ufak bir saç kurutma makinesi taşımanızı öneririm. Saçlarınız uzunsa saçlarınızın kuruması gerçekten zor ve üşütücü. Ufak saç kurutma makineleri hem hafif, hem ucuz. Yazin neyse de, yaz mevsimi disinda soguk havalarda cikilan turlarda saç kurutma makinesi isinize agirlik ve hacmini hissettirmeyecek kadar cok yarayabilir. Saç kurutma makinesi bisiklet turlarinda sadece saç kurutmaya degil, islanan kiyafetlerinizi kurutmaya, islanip calismamaya baslayan elektronik esyalarinizi bir ihtimal hayata dondurmeye ve su an hatirlayamadigim baska islere yarayabilir.

Çeşmelerde genelde hortum olmadığından kafa yıkamak bile bazen zorlu oluyor. Bir arkadaşım, çıktığı uzun turlarda bu sorunu çözmek için yanında 3 metre kadar hortum taşıyor.

Kıyafet yıkama konusuna gelirsek.... Zamanla kirlenen çamaşırlarınız ciddi bir sıkıntı yaratır. Yanınızda taşıyacağınız bir kalıp sabun ile hem çamaşırlarınızı yıkayacak, hem de kendinizi temizleyebileceksiniz. Su olan herhangi bir yerde, lavaboda, yalakta çamaşır yıkamaya üşenirseniz bir çamaşırhaneyi ziyaret edebilirsiniz. Çamaşırhane bulmak Türkiye' de zor ve bulunanlar da tespit ettiğim kadarıyla pahalı oluyor. Bu yüzden çamaşırlarınızı yıkayacak bir ev sahibi ya da otel v.s. bulmanızı tavsiye ederim. Islak çamaşırlarınızı kurutmaya vaktiniz yoksa bisikletinizin muhtelif yerlerine asarak kurutabilir ve bisikletinizi acayip bir hale sokabilirsiniz. :)


Bisiklet turları yaklaşık ne kadara mal olur?




Konaklamaya, suya para harcamazsak, lokantalarda yemezsek, sigara ve alkol kullanmıyorsak bisiklet turları çok ucuza mal olur. Normalde Türkiye şartlarında bisikletle yola çıkarken konaklama için para harcamamaya karar verdiysek yanımıza her gün için 20-30 lira almamız yeterli oluyor. Bazen günde 10 lira bile harcanır, bazen 50 lira. Bunun ortalamasına göre hazırlık yapmak ve bütçe dışında bisikletin bir yerine 100-200 liralık acil durum parası saklamak iyi olur. Yani, ortalamaya göre 600 liraya mal olacak bir bisiklet turu için yanınıza 800 lira almanız çok iyi olur. Konaklamalarımız pansiyon ve kamping ağırlıklı olacaksa günlük 50 lira tutarında bütçe hazırlamak uygun olur. Orman kampingleri bile sadece çadır için 20 lira istiyor ve buna hiç bir şey dahil değil.

Euro ve Dolar ile çalışan ülkelere yapacağınız turda konaklamaya para harcamayacaksanız günlük 20 Euro ya da 20 Dolar tutarında bütçe hazırlamak gerekir. Türkiye' den daha az gelişmiş ülkelerde 20 Euro tutarında bir bütçeyle muhtemelen günlerce geçinilir.

Euro ve Dolar ile çalışan ülkelere yapacağınız turda konaklamaya para harcayacaksanız günlük 40 Euro ya da 40 Dolar tutarında bütçe hazırlamanız gerekir.

Ben sadece bir kaç saat uyumak için konaklamaya para harcamayı sevmiyorum. Bu yüzden güvenli noktalarda para harcamadan uyumak bana en mantıklısı gibi geliyor.

Bisiklet turlarının en büyük masrafları aslında tur öncesindeki hazırlık sürecinde gerçekleşiyor. Turda gerekli çeşitli malzemeleri temin etmek, bisikletin tur öncesi değişmesi gereken parçalarını değiştirmek yüzlerce liraya mal olabiliyor. Yurtdışı turlarında pasaport ve vize için yüzlerce lira gerekiyor.

Tur sırasında da bisiklette önemli bir teknik arıza çıkarsa parça değişimleri için hiç hesapta yokken yüzlerce lira harcanabiliyor.

Yeri gelir nadir de olsa halinize acıdığı için size para veren bile çıkabilir. Yunanistan/Grevana' da bana zorla 50 Avro verilmişti.

Bisiklet turcularına bir şeylerin ikram edilmesi gayet normaldir. Yeri gelir o gün hiç para bile harcamayabilirsiniz. İnsanlar harcatmayabilir çünkü. Çay ikramı en sıradan durumlardan birisidir. :) Eğer insanlarla diyaloğunuz güçlüyle turlarınızı çok daha ucuza yapmanız içten bile değildir.

Eğer insan ilişkileriniz güçlüyse, insanlardan bir şeyler isteme konusunda utangaç olmazsanız, ağzınız iyi laf yaparsa insanlar sizin o günkü gıda masraflarınızı karşılayabilir ve tur beklediğinizden daha ucuza mal olabilir.

Ben 2012 yazındaki 5091 kilometre ve 70 günlük Türkiye turumda sadece 703.56 lira harcamıştım. Bu turda müze kart için 30 lira vermem ve tutmayan frenlerimi bakım yaptırmam 170 liraya mal olmuştu. Bu 200 liralık masraf, 703.56 lira arasında değil.

Bisiklet turları uzaktan biraz pahalı gibi görünebilir ama hiç bir tatil şirketiyle 1 aylık bir tatile her şey dahil 1000 liraya çıkamazsınız. 1000 liraya bir tatil şirketiyle en fazla 10 günlük bir tatile çıkarsınız. Tabi bisikletle seyahat edince daha fazla yeri göreceğinizi sakın unutmayın. Dolayısıyla bisikletle seyahat çok ucuzdur.




Çeşitli bilgiler:

* Sirt cantasi kullanimi: 

Sirt cantasiyla bir gun dayanilabilir ama daha uzun sureli turlarda cesitli sorunlara yol acabilir. Bel ve/veya sirt agrisi, uyusmalar v.s. gorulebilir. Tabi icinde su tasinan ozel ve ufak cantalari kastetmiyorum. Mumkunse sirtinda kiyafet disinda hic bir sey olmamasi faydaniza olur. Bu yuzden uzun turlarda kesinlikle bisiklet cantalari kullanmalisiniz. Degerli esyalariniz icin kolay takilip cikartilabilen cinsten bir gidon cantasi harika olur.

* Bisiklet temizligi:


Bisiklet temizligi kesinlikle guclu puskurtucu sistemlerle yapilmamali. Yoksa bisikletin cesitli kisimlari kalici olarak zarar gorebilir. Bisikleti temiz bir yere yanastirip normal bir hortumla once islatmali. Zincir, ruble ve pedallar gibi yagli kisimlar uzerine deterjan sikmali. Buralar kestirme fircayla yagdan iyice arindirilabilir. Zinciri temizlemek icin zincir temizleme aleti ve ozel yag sokucu spreyler kullanilabilir. Bisikletin uzerine de detarjan sikmali ve bir el fircasiyla bisikleti bir guzel kopurtmeli, sonra hortumla tekrar durulamali. Temizlemenin zor oldugu kuytu noktalar dis fircasi ya da kestirme fircalar ile temizlenebilir. Bisikleti kuruladiktan sonra ozel bir fren temizleyici sprey ile frenler temizlenmeli. Sonra zincir ve kilitli pedalsa pedallar yaglanmali. Lastikler de silinmeli.

Bisiklet temizligi bisikletin omrunu uzatacaktir. Bu yuzden cok onemli.

* Sicak havada serinleme:

Bisikletle ne kadar sicak havada gitseniz de agir yokuslar cikmadiginiz surece sicagi pek hissetmezsiniz. Sicak havada serinlemenin en iyi yollarindan birisi civi civiyi soker lafinda oldugu gibi sicak icecek icmektir. Sicak bir icecek sizi daha cok terletir. Ter, bisiklet hareket halindeyken olan ruzgarla birlesince serinlersiniz. Soguk icecek icerseniz o da terletir. Ayni sey. Kendinizi sicak havalarda cesitli icecekler icerek terletmeniz gerek. 

* Soguk havada isinma:

Soguk havada isinmak, sicak havada sogumaktan daha zor. Cep sobasi diye bilinen paket icindeki kimyasallar seyir esnasinda idare eder olcude isinmanizi saglayacaktir. Termosta sicak icecek tasiyabilirsiniz. Siklikla kahvelerde durup sicak icecek icebilirsiniz. Sentetik giyinmek daha uygun olur. Yagissiz soguk havalarda terinizin disari kacmasini saglamaniz gerek. Yoksa teriniz iceriden sizi sirilsiklam eder ve bu size bitmek bilmeyen dondurucu saatler yasatir. Yagmurluklar, su gecirmeyen montlar, terinizi de gecirmedigi icin ne kadar fermuarlarini acsaniz da icinizin de islak olmasini saglar. Bu sebeple hava yagisli degilse yagmurluk v.s. giymeyin. Giyseniz de yagis dahi olsa siki sikiya kapatmayin. Hem teri disari cikaran, hem de yagisi iceri almayan kiyafetler hem cok pahali, hem de %100 basarili olmadigi soyleniyor.
 
* Rota belirleme ve GPS kullanımı:

Günümüz dünyasında GPS/navigasyon cihazı olmadan bisiklet turlarına başlamak gerçekten tam bir macera olur.

2009 turumda GPS cihazım yoktu. İnternette çizdiğim rotalardan aldığım verileri detaylı olarak ajandama kaydetmiş ve yanıma aldığım basılı haritalarla yola çıkmıştım. Yanımda detaylı veriler olsa da herhangi bir sebepten ötürü rotadan çıkmam durumunda hapı yutma durumuna geçiyordum.

2010 yılında Baytekin Teknik Cihazlar firmasının verdiği Garmin Edge 205 model GPS cihazı ilk GPS cihazım oldu. Haritalı bir model değil.

Öncelikle Mapmyride sitesinde rotamı çiziyor ve rotayı kaydettikten sonra tekrar açarak rota verisini crs ya da tcx formatındaki dosyaları şeklinde bilgisayarıma indiriyor, bu rotaları Garmin Training Center programında açıp, GPS cihazıma aktarıyordum. Cihazım haritalı olmadığından bu rotalar cihazın ekranında çizgi olarak görünüyor ve çizgiyi takip etmem yetiyordu. Bu sayede yaptığım İtalya macerasında toplamda bir kaç defa yol sormuşluğum vardır. Fakat çizdiğim yolun ulaşıma kapalı olması, özel bir mülkün içinden geçmesi gibi durumlarda çizgiden çıkmam gerektiği için çizgiye geri dönmeye çalışırken zor anlar yaşıyordum.

Belirtmek gerekirse normalde çok iyi bildiğim parkurlar dışında bir yerlere giderken GPS cihazımı mutlaka kullanırım. Uzun turlarım ne kadar uzun olsalar da Mapmyride' da kilometresi kilometresine çizip GPS' ime aktarırım.

2012 yılı itibariyle Garmin eTrek 20 model GPS cihazı kullanmaya başladım. Rotamı Mapmyride sitesinde çizip kaydettikten sonra gpx formatındaki halini bilgisayarıma indiriyorum. MapSource programında açıp, yeniden adlandırdıktan sonra cihazıma direkt olarak atıyorum.


Telefonların bazılarında bulunan GPS özelliği şebekeye bağlanma ihtiyacı hissettiği için pek pratik olmasalar da acil durumda gerçekten işe yarıyorlar.

Yunanistan' ın dağlık bir kesiminde otoyoldan polis ve karayolu devriyeleri tarafından atılınca rotamdan çıkmıştım. Garmin Edge 205 model GPS' im haritasız olduğundan sadece önceden çizdiğim rotalar üzerinden gidebiliyordum. Atıldığım yere ait iz kaydı olmadığından hapı yutmuş durumdaydım. Neyse ki Nokia telefonumun GPS özelliği vardı. Issız ve dağlık yörede yanlış bir yere sapıp başımı ağrıtmamak için kullandığım 1/200000 lik haritalarla birlikte şebeke üzerinden internete bağlanıp telefondaki Google haritaları üzerinden yerimi tespit ede ede gittim. Garmin' i sadece yüksekliğimi tespitte kullanıyordum. Neticede telefon GPS' i işe yaradı. Telefon GPS' leri yaşadığımda olduğu gibi acil durumlar için birebir görünüyor. Telefon olarak Nokia 5800 Xpress Music' i kullanıyorum.

Şunu kesinlikle unutmayın ki, yanınızda haritalı bir GPS bile olsa kesinlikle normal basılı yol haritalarınız olmadan yola çıkmayın. GPS cihazınız arıza yapar, uyduyu bulamaz, pili biterse başınız fena halde ağrımaya başlayabilir. Her zaman yol soracak kişi bulamayabileceğinizi de unutmayın.

* Görüntü kayıtları:

Fotoğraf makinesi ve video kamerası olmadan yola sakın çıkmayın. Neticede eğer turunuzu kaydetmezseniz ileride fena halde pişmanlık duyabilirsiniz. Sıklıkla fotoğraf & video çekin.

* Not tutma ve paylaşım: 


Yanınızda mutlaka bir not defteri, ajanda ya da küçük bir okul defterinden oluşan bir kayıt defteri taşıyın. Buna tur öncesinde güzergahınızla ilgili notları alabilirsiniz. Bu sizin bir nevi kaptanın seyir defteri gibi olacak.

Her günün sonunda o güne ait önemli anıları birer cümle halinde yazın. "Sevgili günlük" diye başlayan okul çocuğu hatıra defterleri gibi olmasına gerek yok. Örnek olarak, "Göremeli Köyü girişinde önümden geçen sincap" gibi kısa ve öz maddeler kafi olur. Turlarınıza ait notları hiç tutmazsanız bir kaç sene içerisinde o tura ait hatırladıklarınız bir A4 sayfasını bile doldurmaz. Yani diyeceğim ki "yaşadıklarım kimseyi ilgilendirmez " diye düşünüp, torunlarınıza anlatabileceğiniz pek bir şey kalmayınca sonradan pişman olmayın.

Yorucu geçen bir günün ardından tur günlüğü tutmak bazen sıkıcı olabilir ama yapmanız gerek. Tur günlüğünüzü görüntü kayıtlarıyla desteklemeniz çok önemli. Görüntü kayıtlarıyla beraber tur günlüğü tutulunca bir kaç bin kilometrelik bir turda nerelerde, hangi ağacın dibine ihtiyacınızı giderdiğinizi dahi hatırlayabilirsiniz.

Ben bu konuda ne yapıyorum?

Tur sırasında her günün bitiminde akşam yemeğimi yedikten sonra, uyumadan önce ajandama o gün yaşadığım her şeyi kaydediyorum. Kilometre, ortalama hız, kalori v.s. bilgilerimi de altına ekleyip, cihazları sıfırlıyorum. Tur sırasında asla uzun blog gönderileri yapmıyorum. En fazla bir kaç fotoğraf ekleyebiliyorum. Onları da feysbuka ekliyorum.

Tur bittiğinde zamanı gelince fotoğrafları ve/veya videoları seçip ajandamdaki günlüklerden faydalanarak yazım işlemine başlıyorum. Her güne ait bir kaç not, fotoğraflarla birleşince o günü tüm detaylarıyla hatırlamama sebep oluyor. Öyle ki, hangi noktada tuvalete gittiğimi dahi hatırlıyorum. Tabi blog yazılarımda o kadar detaya girmiyorum :) Fakat o kadar detaylı yazmak büyük zaman istiyor. İtalya turlarımı o kadar detaya girmeden yayınladım. Son zamanlarda daha çok foto-blog diye tabir ettiğim minimum yazı, çok bol fotoğraf şeklindeki gönderilere yoğunlaştım. Bu sayede daha az zaman alabiliyor. Genede kamplı turlarımın hemen hepsinin günlüğü olduğundan blog anlatımlarımda detaya girmediğim anıları bile istesem çok detaylı bir şekilde aktarabilirim. Detaya girmek istesem, anlatımı biraz süsleyerek 1 aylık basit bir turdan kitap bile çıkartabilirim. Bir dünya turundan da herhalde bir kütüphane dolusu kitap çıkar.

Feysbuka, forum sitelerine fotoğraf ekleme taraftarı değilim. Feysbuka ekleme yapmak ve insanlardan geri bildirim almak daha kolay, fakat bana pek sağlıklı gelmiyor. Bu yüzden bir düzen olması açısından blogger kullanıyorum. Blogger, normal bir site kurmaktan daha az zahmetli ve güvenli. Arada sırada kapatılmasa tam olacak.

Bu tür turları yapanların yaşadıkları deneyimleri paylaşmalarını diliyorum. Çünkü Türkçe kaynak bulmak çok sınırlı. Bazı turcular paylaşım yapmayı sevmiyorlar, anlayışla karşılamaya çalışıyorum. Tabi ne kadar paylaşım yapılırsa yapılsın, birisi önceden gidilen bir yola kendisi gidince farklı şeyler yaşayacaktır. Mesela benim geçtiğim yolda bulunan ve önüme çıkan bir köpek, benden sonra oradan geçen birisinin karşısına çıkmayabilir.

Bloğumu tur bitimlerinde ya İzmit, yada Kerpe' den güncellerim. Geçtiğimiz aylarda tur sırasında gibi göründüğüm Catania' dan güncelleme çok yaptım, ama orası bir istisna idi. Çünkü orada uzun süreli kalmıştım.

İzmit çevresinde gerçekleştirdiğim günübirlik turlara ait anlatımları fotoğraflarıyla beraber bloğuma hemen aktardığımdan ajandama günübirlik tur notları tutmam.

* Diğer:


* İdrar iyi bir buz çözücüdür. Karlı ve buzlu turlarınızda bisikletinizin bazı aksamları, mesela vitesler donabilir.  İdrardaki üre, bildiğim kadarıyla paslanma yapmadığından bisikletinizin hareketli parçalarını buzdan arındırmada idrarınızı kullanabilirsiniz.

* Fren sesine allerjiniz varsa bisikletinizin yanina yaptiginiz idrari v-fren yanaklarina sicratmamaya ozen gosterin. Yoksa pisman olursunuz. Her fren yapisinizda sizi bile korkutacak kadar yuksek desibelli fren sesleri cikar, o ses yollarda yankilanir, kopekleri uyandirir v.s.....

* Çok uzun turlarda kullandığınız zincirle birlikte 2-3 takım daha zincir taşıyın. 1000-1500 kilometrede bir, zincirlerinizi değiştirin. Bunu denemedim ama ruble ömrünü uzatmak için bazı yabancı turcular bu yöntemi kullanıyorlarmış.

* Bisikletle yavaş bir hızda giderken sıradan bir zil, ya da çan yolunuza çıkan yayaların önünüzden çekilmesini sağlayabilir. Ama hızla giderken zil pek işe yaramaz. Bu yüzden ben çok kuvvetli bir biçimde "DİİİİİKKKKAAAATTTT!!!" ya da "YYYYİİHUUUUUU!!!" diye bağırırım. 55 km/h ile giderken 200 metre uzaktaki insanları bu şekilde kenara çektiğimi bilirim. Benzeri çözümleri siz de uygulayabilirsiniz. Tabi böyle bağırışları zorunlu kalmadıkça yapmayın. Yoksa kısa zamanda çok fazla yaptığınızda sesiniz kısılabiliyor.

* Yanınızda bulunan ve gerekmeyen eşyaları Türkiye şartlarında ailenize kargo ile gönderebilirsiniz. Ben bunu 2009 turumda bir kaç defa yaptım. Kullanmadığım pek çok eşyayı, hatta ishal olduğum için yiyemediğim ikram edilmiş kirazları, aldığım lokumları bile aileme kargoyla gönderdim. Uluslararası turlarda yurtdışından ülkemize kargo göndermek çok pahalıya mal olacağından bu seçeneği uluslararası turlarda pek düşünmeyin.

* Çeşitli sebeplerden dolayı turlarda ishal olabilirsiniz. Eğer olursanız çok ciddi bir durum söz konusu değilse, kızarmış ekmek, kıtır çerezler tüketin ve demli çay ve/veya sert kahve için. En son çare olarak doktorunuzun önerdiği ishal hapından kullanırsınız.

* Burun bandı kullanmanız, daha iyi nefes almanızı ve daha rahat dinlenmenizi sağlar. Biraz pahalılar ama olsun. Burun bandını yola çıkmadan, yani terlemeden önce yapıştırmanız lazım. Yoksa yapışmaz.

* Havaların güneşli olduğu zamanlarda bedeninizin açıkta kalan yüzeylerine güneş kremi sürmeyi sakın ihmal etmeyin.

* Yolda giderken bir bahçeden ürün hasadı yapan birilerini görürseniz onlardan kendinize yetecek kadar meyve & sebze rica edin. Büyük bir olasılıkla olumlu yanıt verecek ve sizden para almayacaklardır.

* Sıcak havalarda elinizin altında mutlaka bir el havlusu olmalı. Ya da saç bandı, bandana, buff takın. Rampa tırmanırken alnınızdan gözlerinize doğru süzülebilecek bir ya da daha fazla ter damlası, gözlerinizi fena halde yakarak sinirlerinizi alt üst edebilir.

Her türlü acil durum için bisikletinizin üzerinde görünür bir yere isim, soy isim ve kan grubunuz ile iki yakınınızın isim ve soy isimleri ile telefon numaralarını mutlaka yazın. Ne olur ne olmaz. 


Bisiklet turlarına kaç kişi çıkılmalı?

Bir kaç günlük turlara bulabildiğiniz kadar kişiyle çıkmanızda sakınca olmayabilir. Fakat yıllardır hayalini kurduğunuz haftalar, aylar, hatta yıllar sürecek bir tura ya çok iyi tanıdığınız birisiyle, eşinizle çıkın, ya da tek başınıza çıkın. Yanlış seçilen bir yol arkadaşı, yıllardır hayalini kurduğunuz turun içine edebilir.

Genede ideali iki kişi olarak çıkmaktır. Fazla kişi sorun demek. Zaten haftalar sürecek bir tura tek bir yol arkadaşı bulmak bile çok zorken gerisini siz düşünün.

Uzun bir turda sizinle aynı yöne giden tur bisikletçileriyle karşılaşabilirsiniz. Performanslarınız ve kişilikleriniz farklı olacaktır. Bu yüzden sorunlar yaşanacaktır. Kimseye bağımlı olmak istemiyorsanız aynı yöne bile gitseniz kimsenin peşine takılmamanızı şahsen öneririm.

Bisikletle yurtdışı seyahatleri nasıl yapılır? Ekstra belge gerekir mi?

Bisikletinizle rahatlıkla yurtdışı seyahatleri yapabilirsiniz. Bisikletiniz motorsuz bir taşıt olduğundan eşya diye kabul edilir ve yurtdışına çıkışta kendisi için herhangi bir belge, sizden uluslararası ehliyet v.s. istenmez. Sadece pasaportunuzu ve gideceğiniz ülkelerin vizelerini almanız yeterlidir.

Yurtdışında bisiklete otoyollar dışında halka açık tüm yollarda bisikletle gitmenize izin verilir. Otoyol olmayan ama uzun tünellerin olduğu yörelerde polisler veya karayolu devriyeleri sizi alıp götürebilir ya da alternatif güzergahlara yönlendirir. Güzergahınızda tünelli bölgeler olup olmadığını iyi araştırın ki sonra süprizlerle karşılaşmayın.

San Marino-İtalya sınırı. Ağustos/2010


Bisiklette bayrak taşımak gerekli mi?

Bisiklette bayrak taşımak gerekli değil. Ama romörkle yolculuk ediyorsanız, romörkün dolu hali bile araçların motor seviyelerinden aşağıda kaldığından yoğun trafikli bölgelerde arkanızdan gelen bir aracın romörkünüzün üstüne çıkmaması için güvenlik amaçlı olarak bir bayrak direği bulundurmanız gerek.

Üzerine istediğiniz herhangi bir bayrağı asabilirsiniz. Fakat belirli bir milleti temsil eden ülke bayraklarını asmanızı önermem. Türk bayrağını şahsen bisikletime asla asmam. Türkiye' de bile Türk vatandaşı, Türk düşmanları olduğunu, bisiklet üstünde savunmasız durumda olduğumuzu varsayarsak, sırf o bayrak yüzünden gaza gelip bize zarar vermek isteyen olursa o olay olduğuyla kalır. Suçlusu da bulunmaz. Bulunsa bile hemen salıverilir. Uluslararası turlarda bile ülke bayrağı asmanızı önermem. Özellikle Avrupa' da ve Turkiye' de artan yabancı düşmanlığı ve ırkçılık yüzünden, fanatik ve ırkçılarla karşılaşma olasılığımız bulunduğundan ülke bayrağı kullanmamamız faydalı olur. Turkiye' de irkcilik ve ayrimcilik Avrupa ile kiyaslanamayacak kadar fazla oldugu icin bayrak olarak herhangi bir kumas parcasi asmaniz yeter.

Size önerim, belirli bir ülkeyi temsil etmeyen, pek tanınmayan topluluklara ait bayrakları kullanmanız. Ya da en iyisi kendi bayrağınızı kendiniz yapın, insanlar "bu ne bayrağı" diye çözmeye çalışsınlar.

Ben bisikletimin romörkünde 2011 yılından itibaren Sicilya bayrağı dalgalandırmaya başladım. Sicilya bayrağı, komşu Calabria bölgesinde bile pek tanınmayan ve tarihi çok eskilere (M.S. 1282' ye) dayanan bir bayrak.

Bisikletle seyahat yorucu olmuyor mu?

Bisikletiniz bedeninize uygun bir büyüklükteyse, ayarları iyi yapıldıysa, çekiş sistemi kaliteliyse, belirli bir tempo tutturulduğunda bisikletle günde ne kadar çok kilometre gitseniz de hissettiğiniz yorgunluk asgari/en düşük düzeyde oluyor. Aynı mesafeyi arabayla ya da otobüsle yolcu olarak gittiğimde daha çok yorulduğumu söyleyebilirim.

Kalambaka-Yanya karayolunda tırmandığım uzun rampa. Yokuş uzun ve dik, yük fazla olsa da belirli bir tempo tutturulduğu sürece çok zor olmuyor. Haziran/2011

Bisikleti diğer taşıtlarla taşıma.

Bisikletimizi zorunlu durumlarda üçüncül taşıtlarla taşımamız gerekebilir. Mesela;
* Yolda çözemeyeceğimiz büyüklükte bir sorun olur. * Rahatsızlanabilir ve yola bisiklet üstünde devam edemeyecek durumda olabiliriz.
* Çok sıradan ve güzel olmayan ve/veya trafiği çok fazla, havası kirli, çarpık yapılarla çevreli bir yol olur. * Zaman açısından sıkıştığımız bir an gelebilir ve yolun bir kısmını motorlu bir taşıtla atlatmak zorunda kalabiliriz.
* Güvenlik ekipleri sizi çeşitli gerekçelerle araçlarına alıp götürebilirler.
* Zorunlu deniz geçişleri.
* Çevresini dolaşan yolun çok uzun olduğu büyük körfez ya da deniz geçişleri.
* Bir turun gidiş-geliş şeklinde bir tur olmaması durumunda turun gidiş ya da dönüşünü başka bir taşıtla kat etme.
* Yaşadığınız şehirde yaşanabilecek olağanüstü bir durum.
* Doğal afetler.
* Evinizde, asil yasadiginiz sehirde olusabilecek sorunlar, ailevi cesitli sorunlar sebebiyle geriye baska bir tasitla donmeniz gerekebilir.

                                                   Deniz yoluyla bisiklet taşıma.

Araç feribotlarına bisiklet yerleştirmek hiç zor değil ve sorunsuzdur. Fakat sadece yolcu taşıyan yolcu gemilerine, deniz otobüslerine bisiklet sokmak zor olabilir. Gemi görevlileri, bisikletinizi gemiye almak istemeyebilir. Uluslararası gemi seferleri yapan büyük feribotlarda bisiklet için ekstra ücret istenmez. Ülkemizdeki hızlı feribotlarda bisiklet için ücret istendiğini biliyorum. Normal arabalı vapur ve yolcu vapurlarında bisiklet ücreti istenmediğini biliyorum.

                İtalya-Lipari Adaları' nda sefer yapan hızlı deniz otobüslerinin birinde bisikletimi taşımam. Mart-2011                                     

                                                                                          

Çeşme - Sakız arasında çalışan feribotta bisikletimi taşımam. Temmuz/2010 
              

Bari-Igoumenitsa arasında sefer yapan dev bir feribotta bisikletimin taşınması. Haziran/2011


Messina-Villa San Giovanni arasında sefer yapan bir feribotta bisikletim bu şekilde seyahat etti. Haziran/2011 


 Bisikletimin Sirkeci-Harem feribotunda yolculuğu. Temmuz/2011


Otobüsle bisiklet taşıma.

Otobüste bisiklet taşımak Avrupa ülkelerinde daha kolay, ülkemizde ise daha zordur. Otobüs görevlileri kıllık çıkarabilir ve hakları olmamasına rağmen sizden bisikletiniz için para isteyebilirler. Çok fazla yolcu bagajının olduğu otobüslere bisiklet sokulması daha zordur. Bagajı geniş ve boş olan otobüslerin bisikletinizi taşımama şansı olmamalıdır. Bisikletinizi otobüsle taşımak için bayram ve yılbaşı gibi genel tatillere yönelik bisikletli seyahat planı yapmamanızı öneririm.

Catania-Rifugio Sapienza (Etna Dağı' ndaki güney kayak merkezi) arasında sefer yapan otobüste bisikletimi taşımam. Ocak/2011

İzmit-Kandıra arasında sefer yapan bir otobüste bisikletimi taşımam. Şubat/2012

Kandıra-İzmit seferini yapan belediye otobüsünde bisikletimin yolculuğu. Şubat/2012



Demiryoluyla bisiklet taşıma.

Otomobille bisiklet taşıma.

Bisikletimin Kerpe-İzmit arasında otomobille taşınması. Mayıs/2008


Uçakla bisiklet taşıma.

Ucakla bisiklet tasimak hayatimda bir kez denedigim zorlu bir sey. Uzun turlardaki okyanus gecislerinde turcular yanlarina bisikleti paketleyecek karton v.s. yi aldiktan sonra havalimanlarina genelde bisiklet ustunde gittikleri ve paketlemeyi de orada yaptiklari icin daha az sorun oluyor. Sorun olan bir bisikleti evde paketleyip havalimanina gitmek.

Eylul/2013' te Italya'ya gidis gelis yapan Sinan Tazegul, Turkiye' ye donus icin bisikletini plastik filmler ve koli bantlariyla bu sekilde butun tavuk gibi paketlemisti. Sinan' in cok az esyasi oldugu icin havaalanina bisikletini kucaklayip rahatca gidebildi.


2 Ocak 2014 tarihinde eski bisikletimi Italya' dan Turkiye' ye tasimistim. Bir bisikletciden buyuk boy bisiklet kolisi aldim ve icine bisikletimi yerlestirdim. Bisiklet koliye tam sigsin diye gidonu sokup kablo baglariyla kadroya yan olarak sabitledim. Yeni bisikletimin paketinden cikan kadro koruyucu sungerleri de bisikletin ustune gecirdim. Tekerlekleri ince ip ve kilitlerle bagladim. Olusabilecek basinc farklarinda lastikler patlamasin diye lastik havalarini indirdim. Sele yuksekligini de alcalttim.


Ucak biletine bisiklet ucretini ekletmek zorundasiniz. Bunu internetten yaparsaniz daha az odersiniz. Havalimaninda ekstra odeme yapmaya kalkarsaniz ciddi bir fark ucreti alabilirler. Pegasus' la Italya-Turkiye arasi bisiklet tasimak 40 Euro idi. Bu binis biletinde bisikletin bilete eklenmis oldugu belli oluyor.


Bisikletim Bergamo Havaalani' nda check-in islemlerinin yapilmasini bekliyor. Koliyi sizi havaalanina goturecek ozel bir arac yoksa benim yaptigim gibi toplu tasima araclariyla nakletmeniz oldukca zor ve izdirap verici. O gun kolinin yaklasik 33 kiloluk agirligi yetmiyormus gibi birde hava yagmurluydu. 2 tren+1 otobus yolculugum olmustu.


Bisiklet standart disi bagaj oldugundan onu binis kartinizi aldiktan sonra size gosterilecek olan farkli bir yerden ucaga yollamaniz gerek.

Istanbul-Sabiha Gokcen Havalimani' nda bisikletim standart disi bagajlarin teslim edildigi noktadan cikartiliyor.


Italya' dan getirdigim eski bisikletim Izmit' e vardi. Bisiklet kolisinin icindeki bosluklara Turkiye' ye getirmek istedigim diger seyleri de yerlestirerek yer tasarrufu sagladim. Sadece bisiklet kolisini ve normal sirt cantami tasidim. Ekstra bir bagajla daha ugrasmak zor olurdu.


Bu ucakli bisiklet maceramin detaylarini bu linkten okuyabilirsiniz.


Güncellenmeye devam edilecektir.

Gece sürüşleri nasıl yapılır?

Geceleri sürüş yapmak kamp yeri bulma konusunda yaşanan sıkıntılar, sabah karanlığında yola çıkmak, kışın uzun tur yapmak gibi sebeplerden dolayı zorunlu olabiliyor. Gece sürücüsü olmasanız, gece bisiklete binmeyeceğinizi bilseniz bile ne olur ne olmaz diye güçlü bisiklet farları edinin. Özellikle diğer araçların sizi fark edebilmesi çok önemli.  Zorunlu olmadıkça geceleri sürüş yapmamaya çalışın. Yapmak zorunda kaldığınızda iyi bildiğiniz yol bile geceler size yabancılaşır. Daha farklı görünür. Gece sürüşlerinde hız denemesi kesinlikle yapmayın. 20-30 km/h' den hızlı gitmemeye çalışın.

Geceleri köpeklerin ve vahşi hayvanların en aktif olduğu zaman aralığı olduğunu asla unutmayın. Mesela işlek bir yolda bile karşınıza geceleri yaban domuzu sürüsü çıkabilir.

Gece sürüşleri daha tehlikelidir. Çukurları ve diğer tehlikeli engelleri görmek zorlaşır. Sarhoş ve uykusuz sürücülere hedef olmak kolaylaşır.

Gecelerin guzelliklerinden birisi tünelli yollardan geceleri geçmektir. Cildikısık Tüneli doğu tüpü-Karabük. Kasım/2011


Sarhoş sürücüler sabaha karşı 02.00 sularından itibaren yollardan çekilmeye başlar. Onun yerini uykusuz sürücüler alır. Sabah 02.00-08.00 arasında özellikle düz yol kesimlerinde uykusuz sürücülere çok dikkat etmek gerek. Arkanızdan size doğru kontrolsüzce gelen bir araç gördüğünüzde neler düşünürsünüz bilmem. Tabi unutmayın ki gidon başında sizin de uykunuz gelebilir.


Gece yarısından sonra özellikle tali yollar çok tenhalaşır. Çok geniş bir yolda bile 1 saate yakın süre boyunca tek bir aracın dahi geçmediğini bilirim. Bu yüzden başınıza bir şey gelirse yardım çağıracak durumda değilseniz uzun bir süre size kimsenin yardım edemeyebileceğini unutmayın.


Tekrar söylüyorum, geceleri zorunlu olmadıkça kesinlikle yolculuk etmeyin. Özel gece turları yapacaksanız (gece bisikletçiliği ayrı bir keyiftir) yanınızda bir arkadaşınız olmadan kesinlikle şehirlerarası bir karayoluna çıkmayın.

Hava kosullari:

Karlı ve yağmurlu havada sürüş nasıl yapılır?

Karda bisiklet sürmek apayrı bir keyiftir. İnce ve sık dişli lastikleri kullanırsanız çok daha faydalı olur ve daha az kayarsınız. Ani hareketlerden uzak durmak, frenlemeleri yavaş yapmak, kaygan zeminlerden (mazgal, metal kapaklar, cilalanmış granit ve mermerler ve fayanslar v.s.....) yavaş geçmek çok yerinde olur. Yağmurlu havada kaygan olan bazı zeminler, kar altında daha da kaygan olabilir.

Scott Ozon markalı lastikle 30 cm. kalınlığındaki karda sürüş. İzmit-Şubat/2012

Hiç bir lastik, kaymak buz tabakası üzerinde tutuş sağlamaz, bu yüzden buz tutmuş zeminlerden yürüme hızında geçin. Karlı havalarda çok daha yavaş gidin. Yola atılan tuzlar, yola zarar verdiğinden en iyi bildiğiniz yollarda bile çok kisa surede çok derin çukurlar oluşabiliyor. Dibini görmediğiniz su birikintilerinden yavaş geçin.

Sıfırın altındaki sıcaklıklarda yolu kaplayan toz karın altında buz tabakası, hatta buz tabakasinin da altinda derin bir su birikintisi olabileceğinden çok temkinli olun. Kayabilecek olan diğer araçları da gözetim altında tutun ki üzerinize kayarak gelen bir araç olursa zamanında kaçmayı başarın.

Kar tabakası altında çeşitli tehlikeli şeylerin (cam şişe, parke taşı, derin bir çukur v.s.) olabileceğini unutmayın.

İşe gidip gelmek gibi kısa bir mesafeye karda gidip gelmeyecek, benim gibi zevk olsun diye dağlarda kar turu yapacaksanız uygun şekilde giyinin. En altta termal içlikler, üzerine su geçirmez pantolon, ve polar uzun kollular. Kayak eldiveni ve kar botu ve kaskınızın altına giyebileceğiniz incelikte bir bere gerekir. Atkı takmayı unutmayın. Yüzünüzü soğuktan iyi korumazsanız yüz felci olasılığı olabilir. Pamuklu elbiselerden uzak durun.

Bir karıştan daha derin karda bisiklet sürmenin çok zor olacağını unutmayın. Bisikletle düz yolda gidebileceğiniz azami kar kalınlığı sınırı bence 30 cm' dir. 30 cm. üzeri kar kalınlıklarında geleneksel kalinliktaki standart bisiklet lastikleriyle bisiklet sürmek imkansız gibidir. Normal sınır, pedalın en alt konumuna kadar gelen mesafe kadar olan kar kalınlığıdır. Bu da yaklaşık 1 karış yani 15 cm' dir. Karda bisiklet sürüşü için en ideali bir parmak kalınlığına kadar olan kardır.

1 parmak kar varken yokuş aşağı bile gitseniz 20 km/h ve üzerine çıkmak çok yoruyor.

Islak ve vıcık karda gitmek de zor oluyor. Karda sürüşü mutlaka deneyin. Çok zevklidir. Fakat biraz zordur işte. "Karda zordur yürüüüümekk" şarkısı bir nevi doğru söylüyor.

Kışları her zaman sert geçen yörelerde yaşayanlar aşağıdaki fotoğraftaki gibi bir vidalı lastik kullanabilirler. Onu ben 2008 kışında yapmıştım. Bir kaç kez denedim. Çok gürültülü bir lastik. Yol tutuşu fena değil. Gürültülü olduğu için çok fazla dikkat çekiyor. Sipariş üzerine benzerini imal edebilirim.


Yandaki lastik dışında karda tutuş için disk frenli bisikletlerin lastiklerine kablo bağları veya normal iplerle zincir benzeri şeyler yapanlar oluyor.

Yağmurlu havada cilalanmış, boyanmış, normal koşullarda bile kayganlaşmış zeminlerden uzak durmaya çalışın. Yağmurun başladığı ilk anlarda özellikle parlak asfaltlı yerler aşırı derecede kaygan olabiliyor. Lodoslu zamanlarda yağan yağmurlar, Sahra tozu taşıdığından daha bir temkinli olmakta fayda var. Seyir esnasında diğer araçları da gözlemeyi unutmayın.





* Sis: Bisiklet hizli bir tasit olmadigi icin sis siradisi yogunlukta olmadikca*  bisikletciler acisindan cok tehlikeli degil. Ama yine de gorunur olmak ve motorlu tasitlarin hizli gittigi yollardan uzak durmakta calismakta fayda var. Sisli havalarda sisin icindeki su veya buz zerrecikleri ozellikle cabuk soguyan kesimlerde yogunlasarak gectiginiz yolu asiri derecede kaygan hale getirebiliyor. Bu yuzden gorus mesafesi iyi olsa bile bisikletle giderken ani hareketlerden (sert fren, sert ve hizli donusler v.s.) kacinmak, bisikleti sanki buz ustunden suruyor gibi kullanmak gerekir. Normal yagmur altinda pek kaygan olmayan cesitli zeminler, sisli havalarda cidden kaygan olabilir. Mumkunse turuncu ya da parlak kirmizi renkli kiyafetler, guvenlik yelekleri giymeniz, farlarinizi acik tutmaniz gerekir. Benim gibi gozluk kullanicisi iseniz sis zerrecikleri gozluk camlarinizda yogunlasip sizi rahatsiz edebilir. Ama herseye ragmen sis altinda etraf daha bir buyulu oluyor. Guvenli gittiginiz, guvenliginizi aldiktan sonra boyle bir turun tadina doyamazsiniz.

Cremona-Po Nehri Koprusu' nde gorus mesafesi yaklasik 100 metre civari olan sisten gecis. Ekim/2013

 * 2012 Aralik ayinda, Olgun Senel arkadasimla yaptigim ve gece Samanli Daglari' ni gectigim turda o kadar yogun bir sisle (sis degil bulut aslinda) karsilasmistim ki, bir ara zifiri karanlik+yogun sis birlesimi sayesinde bir metre otemi bile gormekte zorlaniyordum. Kabus ve macera dolu anlardi.


* Firtina: Sert ruzgarli havalarda bisiklet surmek, eger ruzgari arkaniza aldiysaniz cok kolay ve hizlidir. Uygun inislerde standart bisikletlerle bile ciddi hizlara cikabilir, duz yolda kasarsaniz 50-60 km/h'lere kadar çikabilirsiniz. Yokus cikislarinda sizi gorunmez bir el itiyormus gibi hisseder ve yokuslari cok rahat cikarsiniz. Fakat tam tersi durumlarda inisler bile izdirapli hale gelebilir, Ruzgar karsidan oyle guzel eser ki, inislerde bile deli gibi pedal cevirmeniz gerekir. Yine de dik inislerde frenlememe yardimci olmasi bakimindan asiri olmadikca karsi ruzgarin olmasini tabiat anadan dilerim.

Ruzgar duz bir yolda karsidan sertce esiyorsa ve ruzgarin esis yonune dogru uzun bir yolunuz varsa basiniz dertte demektir. Pedallara ne kadar abansaniz da 15-20 km/h' den yukarisini gormek zor olur. Bu durumda yapacaginiz en iyi islerden birisi, gidona plastik bir bardak monte edip icine cekirdek doldurup çitleye çitleye gitmek.

Ruzgar yandan esiyorsa bisiklet yilan gibi kivrilarak gitmeye baslar.  

* Dolu: Bir turda dolu yagisina yakalanmak aslinda hayallerimden birisi olsa da mercimek tanesi buyuklugundeki dolu tanelerinin bile fena halde can yaktigini bildigim icin acaba bunu hayallerimin arasina almasam mi acaba diye dusunmeden edemiyorum. Dolu firtinalarinin bulutlari yesilimsi oluyormus. Can guvenliginiz acisindan firtina bulutlari size ulasmadan saglam bir kapali alana siginmanizi oneririm. 

Bisiklet seçimi:


İyi bir bisiklet, süpermarketlerden ya da beyaz eşyacılar yerine bisiklet mağazalarından alınan bisiklettir. Parçaları daha akıcı, hafif ve sağlam olur. Sadece bisiklet satan bisiklet mağazalarına giderseniz sizi daha iyi yönlendireceklerdir. Bisiklet mağazalarından alınan bisikletlerin garantileri gerçekten garantidir. Süpermarket ya da beyaz eşyacılardan alınan bisikletlerde sorun yaşandığında tamiriyle ilgilenmez ve garanti koşullarını yerine getirmekte zorlanırlar, fakat bisiklet mağazaları genelde bisiklet tamiri de yaparlar, yeni bisikletin ilk bakımlarını ücretsiz yaparlar. Garanti kapsamına girecek bir sorun yaşandığında garanti şartlarını derhal yerine getirirler. Sorunlu bir parçayı ücretsiz olarak bile değiştirebilirler.

Kask ve eldiven çok önemli. Bisiklet satın alırken bu ikisini de eğer yoksa satın almayı unutmayın. Kask ve eldiven sayesinde çok ciddi kazalardan sorun yaşamadan kurtulunabilir. Basit bir mahalle gezintisinde bile kask şarttır.


Zaten süpermarketlerden alınma ucuz bisikletlerle bisiklet mağazalarından alınma bisikletler arasındaki fark, basit bir test sürüşünde bile belli olur. Konfor, maksimum bisiklet zevki, bisikletle yol üstünde su gibi akmak. Siz bisikleti değil, bisiklet sizi taşır.

Ben bir bisiklet satıcısı değilim. Ben de bir kullanıcıyım. Sadece bisiklet alacağım zaman bisiklet araştırmasına girerim. Bisikletli bir gezgin olmam, bisiklet piyasasını yakından takip ettiğim anlamına gelmez. Bu yüzden bu konuda bana detaylı sorular sormamanızı dilerim. Bisiklet seçimi konusundaki detaylı sorularınızı sadece bisiklet satan mağazalara sormanızı öneririm.



Bisikletle rampa çıkmak zor olmuyor mu?

Aslında duruma göre değişiyor. Bedensel olarak belli bir tempoda çıkıldığından yorgunluk vermiyor. Daha çok yavaşlık sıkıcı oluyor. Bisikletiniz yüklüyken %15 dereceden daha dik eğimli yokuşlarda vitesler yetersiz kalmaya başladığında zorlanmalar kaçınılmaz oluyor. Kısa yokuşlar bazen keyif bile verse de özellikle sıcak havada 5+ kilometrelik uzun rampaları tırmanmak bisikletten soğutucu olabiliyor. Taaa ki yokuşun inişi başlayana kadar.

                                                                        Alıntı olan bu çizim, rampa psikolojilerimizi bire bir olarak doğru tasvir ediyor. 

Uzun yokuşların etkisinin azaltılabilmesi için uzun yokuşları sabahın ilk saatlerinde, ya da akşamüstüleri hava serinken tırmanmak gerek.

Uzun rampalar manzaralı ve virajlıysa bir ölçüde çekilir oluyor. Ama manzarasız düz rampalar hafif eğimli bile olsa bitmek bilmiyor. Fakat rampa bitip normal seyir hızına ulaşılınca bisikletimize tekrar aşkla bağlanıyoruz. Her rampa bir sınavdır. Hayatımızda yaşadığımız diğer olumsuzluklardan pek bir farkları yoktur aslında.

Bisiklet turlarında dikkat edilmesi, bilinmesi gerekenler nelerdir?

Bu başlık altında tur bisikletçiliğinin gerçekleri yazılıdır.

* Trafik kuralları: 

Bisiklet sürüyor olmamız trafik kurallarından muaf olduğumuz anlamına gelmez.

Trafik kurallarına uyarak çocuklara ve kendinden başkasını trafikte tanımayan beyinsiz, cahil bırakılmış trafik magandalarına karşı örnek olmamızı sağlar.

Kırmızı ışık yandığında durmalı, yaya geçitlerinde yayalara mümkünse yol vermeli, bisiklet yolu olmayan yaya yollarında yayaları korkutmadan sakince ilerlemeli, çocuklara ve evcil hayvanlara çok dikkat etmeliyiz.

Trafiğe açık yollarda fink atarak yolun ortasında yürüyen, yolu sallana sallana çaprazlamasına geçen, slalom yaparak bisiklet süren, olur olmadık yerlerden karşıdan karşıya geçen, bisiklet yollarında yürüyen, kaldırımlarda, motorlu araç trafiğine kapalı yollarda motorlu araç her türlü insanı (çocuklar hariç) korkutmaktan çekinmemenizi öneririm. Eğitim sistemi güdük olan ülkemizde insanlar başka türlü akıllanmazlar, öğrenmezler çünkü.

Gerçekten gelişmiş ülkelerdekiler haricindeki trafik polislerine güvenmemenizi öneririm. Cahil bırakılmış ülkemizdeki trafik polislerinin bile çoğu trafik kurallarından iyi anlamadıklarından onları normal araç sürücüsü olarak görün. Polislerin geçiş üstünlüğü hakkından faydalanarak acil durumlar haricinde bile her delikten tehlikeli bir şekilde çıkabiliyor ve trafik kurallarını hiçe sayıyorlar.

Ülkemizde hiç bir taşıt sürücüsüne güvenmeyin. Kapılar aniden açılabileceğinden duran araçların uzağından geçin, sürücülerle göz temasında bulunun.

Tespitlerime göre şehir içi ve şehirlerarası olmak üzere iki tür sürücü vardır. Şehir içi tipi sürücüler çok sabırsız ve anlayışsız olabilirler. Şehirlerarası tipindeki sürücüler ise çok daha saygılı ve dikkatli sürücülerdir. Bu yüzden şehirlerarası karayollarında bisiklet sürmek daha güvenlidir.

Bu sayfayı okuyan bayanlar kusura bakmasın ama bayan sürücülere de çok dikkat edin. Şehirlerarası karayollarında bile tacizci bayan sürücülerle karşılaştım.

 * Hız mevzusu:

Sıradan bir bisikletle bile teorik açıdan doğru yer ve koşullarda (yokuş aşağı inerken) 100 km/h ve biraz üzeri hızlara çıkılabilir. Fakat bu son yaptığınız hız denemesi olabileceğinden bence hiç denemeyin. Hız denemesi yapıp çok önemli bir şeymiş gibi anlatan hızcı bisikletçilerin hikayelerini okuyup sakın gaza gelmeyin. Sağlığınız her şeyden önemlidir. Yüksek hızda giderken düşmeniz durumunda koruma ekipmanlarınız (kask, eldiven, gözlük, dizlik, dirseklik v.s.) bile işe yaramayabilecektir. Bu ekipmanlar en azından yaşamanızı sağlar, bir daha bisiklet sürmenizi garanti etmez. Bir kaç dakikalık hız zevki için bedensel bütünlüğünüzü ve hayatınızı tehlikeye atmaya değmez. Haberiniz olsun.

Uzun tur için ağır bagajlarla yüklenmiş bir bisikleti 45 km/h gibi yavaş bir hızda bile durdurmak çok zor olabiliyor. 2010 yılında Napoli yakınlarında yaklaşık 10 derece eğimli bir inişte 70 kilo civarı yüklü bisikletimle 45 km/h ile iniş yaparken yokuşun sonundaki kırmızı ışıkta duramamıştım. Trafiğin yoğun olmaması hayatımı kurtarmıştı. Güvenli duruş mesafesi o inişte benim için 150-200 metre civarı idi.

Hız denemesi yapmayı sakın denemeyin. Heyecanlı ve zevkli olsa da ölümcül düzeyde tehlike içermektedir.


Uzun turlarda güvenlik açısından 40-45 km/h' yi kesinlikle geçmeyin. Uzun turlarda yapacağınız en ufak bir hatanın bile turun sonunu getirebileceğini unutmayın. Riske girmeyip tatlı tatlı, yavaş yavaş ilerleyin.

Başarıyla! sonuçlanan muhteşem hız zevki hikayeleri olduğu kadar dramatik sonlarla biten hız hikayelerinin de  olduğunu unutmayın.

Kendi hatanız sebebiyle yapabileceğiniz ciddi bir vukuat sebebiyle zarar görürseniz bunun hesabını kimse veremez. Bunun üzüntüsünü sizi seven herkes çeker. Siz de halen yaşıyorsanız onun pişmanlığını sonsuza dek çekebilirsiniz.

* Frenlerin ısınması mevzusu:

Bisikletlerin de frenleri boşalabilir. Aşırı ısınan bisiklet frenleri de hayati tehlike oluşturabilecek sonuçlar doğurabilir. Ağır tur yüküyle yüklenmiş bisikletimizle uzun ve sık frenleme gerektiren ve dik bir yokuştan inerken hız meraklısı olsanız da olmasanız da frenleriniz çok fazla ısınabilir. Hidrolik fren kullananların balataları aşırı derecede ısınmaya bağlı olarak aniden boşalabilir. Geleneksel V-fren kullananların ise jantlarındaki fren yanakları aşırı ısınıp dış lastiğin tırnaklarını eritebilir. Bu da lastiğinizin aniden patlaması anlamına gelir. İki senaryo da gerçek hayatta yaşanmıştır. Nadirde olsa başınıza gelebilir ve size ölüm korkusu yaşatabilir.

Bu tehlikeden korunmak için uzun ve dik inişlerde fazla hızlı olmamanız, frenlere kademeli olarak basmanız, fren yanaklarının ve balataların soğuması için arada sırada mola vermeniz gerekmektedir.

Bu tehlike çok üst model pahalı fren sistemlerinde bile görülebilir. Yüklü bisikletinizi çok nazik ve dikkatli kullanmalısınız.


* Çöpler, ateş ve kamp yerini terk etme:

Kamp yaptığınız ya da yemek pişirdiğiniz yeri eski haline çevirmeden kesinlikle terk etmeyin. Kamp yaptığınız yer doğanın ortasında bir yer değilse orada sadece ayak ve lastik izlerinizi bırakın. Eğer doğanın içinde konaklıyorsanız organik artıklarınızı görünmeyecek şekilde bırakabilirsiniz. Ormanlar ve benzinlikler gibi ateşe hassas kamp yerlerinde açık alevli ateşler kesinlikle yakmayın. Bir yerlerde ateş yaksanız da onu söndürmeden, söndüğüne emin olmadan uykunuza dalmayın ve kamp yerini terk etmeyin ve ateş yaktığınız yeri temizleyin.

Cam şişeler doğaya dost olmasına rağmen mercek etkisi sebebiyle yangınlara sebep olabilirler. Bu yüzden lütfen dikkat.


* Yol sataşkanları (iki ayaklı, konuşabilme yeteneğine sahip hayvanlar):

Yollarda size ortada bir sorun ve sebep yokken bulaşmak isteyen, ninenize kadar küfürler eden dangalaklar çıkabilir. Sakin olup cevap vermeden oradan uzaklaşmaya çalışın. Kesinlikle karşılık vermeyin. Yoksa kaybedecek pek bir şeyleri olmayan o tipişkolar başınıza musallat olup başınızı ciddi bir şekilde ağrıtabilir ve size zarar verebilirler. Öyle dangalakları umursamamanız en büyük cevabınız olur, onları bakış bile atmadan dövmekten beter edebilirsiniz. Onlara karşı fiili bir tepki verirseniz gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine konu olabilirsiniz.

Kıymetli eşyalarınızı ulu orta her yerde göstermeyin. Çok paralıymış gibi görünmeyin. Üzerinde değerli eşyalar olan bisikletiniz bağlıyken bile başından değerli eşyalarınızı almadan süpermarket alışverişi için bile ayrılmayın.

İzmir-Yenişakran yakınlarında bilinmeyen bir dille bağıran bir çift motorlu yol sataşkanı. - Haziran/2009

* Köpekler:

Köpekler, tur bisikletçileri için en ciddi tehlikelerden birisidir. Köpeklerden korkmasanız bile siz sakin sakin yol alırken pusuya yatıp üzerinize atılmak isteyen bir köpek olunca çok hoş olmayan aksiyon sahneleri yaşanabiliyor.

Gerçekten gelişmiş ülkelerde kovalayan psikolojideki köpeklere rast gelmeniz oldukça şans meselesidir. Böyle ülkelerde size havlayan köpekler illaki çıkacaktır, ama bölgelerini terk etmeden size havlarlar, peşinizden heyecanla kovalamazlar. Gerçekten gelişmiş ülkelerde sizden aniden korkup kaçan köpekler sizi korkutabiliyor. Sakin sakin yolda giderken bariyerin altından fırlayıp sizden dört nala kaçan köpekler, dalgın olduğunuzda öd kesenizi zorlayabiliyor.

Fakat Türkiye gibi cahil bırakılmış ülkelerdeki köpekler, bisikletçileri son derece fazla rahatsız ederler. Sizi iç güdüleri sebebiyle kovalamak isterler. Sahipleri de cahil bırakıldıklarından kendileri bekçi köpeği bile olsa yeterince eğitimli değillerdir. Bölgelerini fazla geniş tutar ve siz hayvanın korumakla yükümlü olduğu sahaya girmeseniz de peşinize takılabilir. Bu da alışkın olmayanlar için korkutucu bir deneyim olur. Genede çok nadiren ısırmak için gelirler.

Kandıra-Kefken/Kerpe karayolunda bana bulaşan bir grup köpecik. Şubat/2012

Köpeklere karşı ne kadar dikkatli olsak da hiç olmadık yerlerden, aniden çıkabildikleri için çok tehlikeli anlar yaşanabiliyor. Mesela üzerinize aniden atılmak isteyen bir köpekten kaçabilmek için kendinizi yolun ortasına atabiliyorsunuz. Bu refleks, köpeğin tadınıza bakmasından daha kötü sonuçlara yol açabilir Allah korusun.

Edindiğim tecrübelere göre, köpeklerin sıklıkla çıkabileceği kesimlerde (kırsal yerleşimler, bağ evleri, çiftlikler v.s.) yavaş ve köpeklerin varlığını taraya taraya gitmek en doğrusu olur. Bulaşkan bir köpek çıkarsa yürüme hızına kadar yavaşlayıp köpeğin bölgesinden çıkabilirsiniz. Köpek size çok yaklaşırsa durup ona bir şeyler söylemeniz iyi olabilir. Tehlikeli olabilecek bir durumda bisikletinizden inip, bisikletinizi köpekle aranıza almalı ve hayvanın bölgesini yürüyerek terk etmelisiniz.

Sizi bir köpeğin kovaladığını fark ederseniz durursanız büyük olasılıkla o köpek de duracaktır. Dedemin tavsiyelerine göre bulaşkan köpeklere yiyecek bir şeyler atmanız iyi olabilir.

Acil bir durum yokken kovalayan bir köpekten pedallara asılarak kaçmaya çalışırsanız boşuna aksiyon yaşayabilirsiniz.

Birden fazla kişiyle çıkılan turlarda önde giden bisikletçi yanından geçtiği ve uykuda olan köpeği uyandırmış olabilir. Fakat köpek birinci bisikletçiyi kovalamaz. Köpek, arkadan gelen bisikletçiyi kovalama eğilimine girer. Bunun en iyi yolu yol müsaitse köpeğin yanından grup halinde yan yana geçmek. Köpeklerin çıkabileceği bölgelerde sessiz gitmek iyidir.

Geceleri sürüş yapmak isteyen turcuların, köpeklerin en çok geceleri aktif olduklarını, bağlı köpeklerin bazılarının geceleri salındığını ve yerleşim içi, dışı herhangi bir yerde karşılarına çıkabileceğini unutmamalılar.    

* Vahşi hayvanlar:

Vahşi hayvanlarla çok ıssız yörelerde ve geceleri her türlü yolda karşılaşabilirsiniz. Onlar genelde sizden kaçma eğilimi gösterirler. Size kolay kolay saldırmazlar. Türkiye' de bisikletçilere vahşi hayvanların saldırdığına dair hiç bir hikaye duymadım. Genede vahşi hayvan riski düşük de olsa vardır. Buna önlem olarak tek başınıza ıssız yörelerde özellikle geceleri seyahat etmemenizi, ıssız bir yöreye girmeden önce bölge güvenlik güçlerini bilgilendirmenizi, güvenliğinden emin olmadığınız hiç bir yerde konaklama yapmamanızı, kokulu gıdalar tüketmemenizi, karşılaştığınız hayvanları korkutmamanızı ve genel olarak tilki uykusu uyumayı öğrenmenizi tavsiye ederim.

* Arılar:

Arıların kış uykusunda olmadığı zamanlarda şehirlerarası bisiklet turları yaparken kesinlikle sarı ve turuncu renkli şeyler giymeyin ve parfüm, deodorant kullanmayın. Görünebilmek için beyaz giyinebilirsiniz. Tecrübelerime göre arıların özellikle sarı renge geldiğine emin oldum. Bisiklet sürerken sarı güvenlik yeleği kesinlikle giymeyin. Uzun kollu bir şeyler giyseniz de parfüm ya da deodorant kullandığınızda bir eşşek arısının koynunuza girdiğini anca sokulduğunuzda anlarsınız. Emin olun arı allerjisi olmayan birisi olarak tur sırasında yeni aldığım deodorantı denediğim için, deodorantımı koklamak isteyen bir arı yüzünden 2010 yılı Ekim ayında az kalsın hastanelik oluyordum.

Arı tehlikesine karşı bisikletiniz üzerinde çabuk ulaşabileceğiniz bir yerde amonyak bulundurmanızı çok kuvvetle öneririm. Amonyak yoksa arının soktuğu yerin üstüne idrar tatbik edebilirsiniz.

Amonyakla ıslatılmış pamuk ya da mendille, arının soktuğu yerin üstünü iyice silmeniz yeterli olacaktır.

Dediğim gibi tur saatleri içerisinde kesinlikle deodorant ve parfüm kullanmayın. Yolda karşılaşacağınız insanlar siz ne kadar ter koksanız da ağır bir fiziksel aktivite yapan bir bisikletçi olduğunuzu ve biraz ter kokmanızın doğal olduğunu anlayacaklardır.

Arılar ve diğer uçan dostlarımızdan korunmak için sarı ve turuncu renkli giyinmemekle, parfüm kullanmamakla birlikte mutlaka gözü iyi kapatan koruyucu bir gözlük takmalıyız.

* Otoyollar:

Otoyollarda bisiklet sürmek muhtemelen otoyollara sahip olan tüm ülkelerde yasaktır. Fakat alternatif doğru düzgün bir güzergahın olmadığı otoyol kesimlerinde yetkililer otoyollardan bisikletle geçmenize göz yumabilir.


Otoyollarda bisiklet sürmek bambaşka bir keyif verse de, otoyollara bisikletimle zorunlu olmadıkça girmem. Otoyollara bisikletle girmeyi serbest bıraksalar dahi çeşitli sebeplerden dolayı girmemeyi tercih ederim.

Zorunlu haller:
* Geçeceğim yerde otoyoldan başka yol olmaması.
* Alternatif yolların trafik sebebiyle daha zorlu olacağı yoğun yerleşim yerlerinden ya da aşırı engebeli coğrafyalardan geçmesi. Zaten böyle durumlarda sizi yasak yollarda ve otoyollarda gören trafik ekiplerinin sizi görmezden gelmesi beklenir.

Otoyolların bisikletçiler açısından dezavantajları: 
* Otoyollarda doğru dürüst mola verecek pek fazla yer olmaması. 
* Emniyet şeritleri genelde çok geniş olmadığından (genelde 1-1.5 metre) her istediğiniz yerde duramamanız. * Benzinlik aralarının fazla uzun olması ve dolayısıyla su ve yiyecek sıkıntısı yaşanması. 
* Sürekli sabit bir tempoda, pek fazla durmadan, etrafı pek fazla gözleyemeden gidilmesi. 
* Yokuşlarda dahi uzun düzlüklerin bulunması ve hızlı ve tempolu gidilmesi dışında pek çok bakımdan can sıkıcı olması.
* Otoyollarda uzun tünel ve viyadüklerin bulunması ve bu tünel ve viyadüklerde genelde emniyet şeridinin sadece çizgiden ibaret olması. 
* Otoyollarda bizi güvenle sollamak isteyen TIR gibi büyük araçların, aynı anda onları sollamaya çalışan diğer araçların önüne aniden çıkıp bisikletçinin orada bulunması sebebiyle kaza tehlikesi yaşanması v.s..
* Otoyol kavşaklarında düz devam etmek istediğiniz zaman akan yoğun ve hızlı trafik sebebiyle ciddi sıkıntılar doğması.
* Otoyol tabelası olan tüm karayollarında otoyol devriyeleri tarafından yolunuzun kesilme ve size ceza yazılıp yolun dışına çıkartılma, hatta bisikletinize el konulma ihtimali sebebiyle otoyol maceranız boyunca stres olmanız diğer dezavantajlardır. 


Roma-Rieti karayolunda sorunsuzca geçtiğim, 4500 metrelik Colle Giardino tüneli. - Ağustos/2010


Türkiye' de otoyol diye anılan paralı bölünmüş yollara bisikletinizle fark edilmeden girmek epey zor. Zaten otoyollarımızın paralellerinde geniş ve parasız yol alternatifleri de bolca olduğundan gerek de yok.

Avrupa' da başında otoyola giriş levhası olan pek çok parasız otoyol vardır. O yollara girerseniz polis, jandarma ya da karayolu devriyeleri tarafından durdurulup ilk çıkıştan yol dışına şutlanabilirsiniz. Para cezası da kesebilirler. Tur öncesinde turunuzun GPS rotasını çizerken bisiklete açık olduğuna emin olmadığınız hiç bir yolu güzergahınıza almayın.

Ben, otoyollar bisikletçilere resmen açık olsa dahi çok gerekmedikçe otoyolları kullanmamaya devam ederim.

Larissa-Selânik A1 otoyolunda tünelli Katerini geçişi öncesinde beni durdurup ilk çıkışa kadar bana nazikçe eşlik eden ve alternatif yola yönlendiren otoyol devriyesi. - Temmuz/2011


* Yasak yollar: 

Avrupa' da otoyolların yanı sıra çok sayıda tünel içeren standart gidiş gelişli bazı yollarda da bisiklet sürülmesine izin vermeyebiliyor ve görevliler sizi durdurabiliyor.

Ülkemizde bisiklete yasak olan yollar paralı yollardan ibarettir. Otoyollarımız, İstanbul Boğazı köprüleri ve Göcek Tünelleri' nden özel durumlar haricinde bisikletle geçiş yasaktır. Sanırım İstanbul' daki uzun şehir içi tünellerinde de bisiklete izin vermiyorlar.

Katerini sonrasındaki alternatif yolun devamı yolumu çok uzatacağı için karayolu devriyelerinden aldığım onayla kullandığım Larissa-Selânik otoyolunun tünelsiz kesiminde bisikletle sorunsuzca geçtiğim otoyol gişesi. - Temmuz/2011


* Tüneller:

Avrupa' da sıradan gidiş gelişli yollarda bile uzun tüneller yer alabiliyor. Bazılarına (özellikle alternatifinde doğru dürüst bir yol bulunan 1000 metreden daha uzun tünellere) bisikletle giriş izni olmayabilir. Özellikle de Norveç' teki Dünya' nın en uzun karayolu tüneli olan 24.51 kilometrelik Laerdal Tüneli' ne. :)

Tünellerden geçerken kesinlikle duraklama yapmayın ve çok daha dikkatli olun. Sizin tünel içerisinde yapacağınız en ufak bir kaza bile diğer taşıtların karışabileceği, Dünya çapında manşetlere çıkabilecek büyük vukuatlara sebep olabilir. Tünel içlerinde dahi diğer taşıtlar kornalı selam verebilir. Bunlar selam manalı bile olsa sinirlerinizi duman edebilir. Özellikle Türkiye' deki tünellerde diğer taşıtlar tarafından tünel içlerinde rahatsız edici kornalı davranışlarla karşılaşabilirsiniz.

Geceleri seyahat etmeseniz bile güçlü ışıklandırmalar olmadan yola çıkmayın. Kısa bir tünelde bile ışıklandırma olmayınca o tünel kabus gibi oluyor. Işığınız olmadan karanlık bir tünele girerseniz ne kadar cesur olsanız da sağ çıktığınızda hayatta kaldığınıza şükreder hale geliyorsunuz. Çünkü zifiri karanlıkta tünel duvarı nerede onu bile göremiyorsunuz.

* Özel yollar:

Tünel ve otoyollar dışında Google Earth ve benzeri programlardan çizdiğiniz ve GPS cihazınıza rota olarak gönderdiğiniz bazı yollar özel yol çıkabiliyor ve başlarında büyük demir kapılar olabiliyor. Bu durumlara da hazırlıklı olun ve haritalı GPS cihazı edinmeye çalışın. Özel yollara ısrarla girmeye çalışırsanız başınız güvenlik güçleriyle ya da bekçi köpekleriyle ya da eli silahlı olabilecek mülk sahipleriyle belaya girebilir.

* Dar ve trafikli yollar:

Dar ve trafiği yoğun olan yollarda arkanızda uzun kuyruklar oluşabilir. Sabırsız sürücüler sizi sollayamadıkları için kornalarıyla taciz edebilir. Yokuş yukarı olan dar ve trafiği yoğun yollarda arkanızdan gelen ağır taşıtlar durdukları takdirde rampada kalacaklarından size saygılı davranmaya çalışırlarsa da sizin çok yakınınızdan geçebilir. 2009 yılında Osmaneli yakınlarında bu şekilde olan Eski Eskişehir yolunda yokuş tırmanırken bir kamyonun tekerlekleri bir karış ötemden geçmişti.

* İkramcılar:

Yolda halinize acıyıp size pet şişe su veya içecek ikram edenler çıkabilir. İçeceğin bulunduğu kutunun önceden açılmamış olmasına çok dikkat edin. Herkes iyi niyetli olmayabilir. Verilen su şişesi önceden açılmışsa ondan bir yudum dahi almadan müsait bir yerde içindekini döküp, şişeyi çöpe ya da geri dönüşüm kutusuna atın.

Güvenli olmayan kişilerin ikramlarını kabul etmeyin. Bahane uydurun.

Köylerde yerel halk size, evlerinde yapılan gıdalardan ikram edebilirler. Onları güvenle tüketebilirsiniz. İyi gelir.

* Güneş yanıkları:

Özellikle yazın yapılan bisiklet turlarında Güneş ışınlarına yoğun olarak maruz kalmaktayız. Bu yüzden Güneş' e hassas kişilerin daha dikkatli olmaları gerekir. Yıllarca Güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmamış beden bölgelerinizin bir anda kuvvetli Güneş ışınlarına maruz kalması Güneş yanığı ve Güneş çarpması ihtimalini arttırır. Öğlenleri mümkünse dinlenmeye çalışın, ya da daha sık mola verin. Bazen çok sıcak olduğu için üstünüzü tamamen çıkarmak isteyebilirsiniz. Bunu bence yapmayın. Hem can yakıcı düzeyde bronzlaşabilirsiniz, hem de sıcak basmaya devam ettiği takdirde üzerinizden çıkartacak bir şey kalmadığından sıkıntı yaşarsınız.

Üzerinizde Güneş' ten korumanızı sağlayan elbiseler olsa bile açıkta kalan kısımlarınıza yüksek faktörlü Güneş kremlerinden sürmeyi unutmayın.

Issız yörelerde fantazi olsun diye çıplak sürüş denemek isteyenler olursa Güneş' in yakıcı etkisinin az olduğu saatlerde deneme yapmalarını öneririm.

Çocukluktan beri kolsuz tişört giymemiştim. Uzun yıllar sonra 2009 yaz turumda kolsuz tişört giydim ve uzun yıllar şiddetli Güneş ışığı görmemiş omuzlarımda Güneş yanıkları oluştu. Su topladı ve revirlik oldum. Dikkatli olun yani. Fantazi yapacağım derken turu yarıda bırakmanıza sebebiyet verecek şekilde bir şey yaşamayın. :)


* Müzik dinlemek:

Yolda kulaklıkla müzik dinlemek tehlikelidir. Müzik dinlerken dikkatiniz dağılabilir ve çevreden gelen sesleri duymakta zorlanabilirsiniz. Özellikle tehlikeli bir durumda tehlikenin yaklaştığına dair sesi duyamayabileceğinizden ciddi bir risk altına girebilirsiniz. Bu yüzden müziği bence molalarda dinleyin ya da bisiklet zilinizle kendi müziğinizi yapın ve şarkı söyleyin.

* Hemoroit / Basur sorunu:

Bisikletin basur sorununu engellediğine dair bilgiler olsa da aksi sonuçlara da yol açabilir. Eğer basur sorununuz varsa tur öncesinde utanmadan doktorunuza danışın ve yanınıza bu rahatsızlığa iyi gelen ilaçlardan, kremlerden alın ve uygun beslenin. Size uyumlu olan kaliteli bir sele sizi bu sorununuz varsa gayet rahatlatacaktır.

* Uyuşmalar:

Uzun süre kesintisiz sürüşlerde (hiç durmadan 10 + kilometre) eğer gidonu tutuş açınızı, seledeki oturuş biçiminizi sıkça değiştirmezseniz rahatsız edici uyuşmalar ile karşılaşabilirsiniz. İleri durumlarda kısmi felç yaşama olasılığı olabilir. Kollarınız güçsüzleşebilir, nesneleri tutmakta, vitesi değiştirmekte zorlanabilirsiniz. Uzun sürüşlerde ağır sırt çantası taşımamanız bu sorunun başlamamasında faydalı olabilir. Uyuşmaların varlığı tur sonrasında haftalarca devam edebilir.

* Hava durumu:

Turlarınızda hava durumunu ucundan da olsa mutlaka takip edin. Rahatsız edici hava koşulları sizi çok ters bir anda yakalayabilir. Hava koşullarının dengesizleştiği yaz haricindeki mevsimlerde cep telefonunuzdan internet üzerinden mutlaka hava tahmini bilgilerini takip edin.

* Böcekler:

Böceklerle aranız iyi değilse, onlardan korkuyorsanız tur bisikletçiliğinde onlarla kamp kurarken sıkça karşılaşabilirsiniz. Umarım böceklerden korkmuyorsunuzdur. Bu konuda dikkat etmeniz şey, çadırınızın fermuarını sürekli olarak asla açık bırakmayın. Geceleri sivrisinekler dışında akrep ve zehirli olabilecek örümcekler dahil pek çok bilmem kaç ayaklı dostumuz sizinle koyun koyuna uyumak isteyebilir. Bunu isteyebileceğinizi sanmıyorum. Bu yüzden dikkatli olun. Gece, mis! gibi koktuğu için dışarıda bırakmış olabileceğiniz ayakkabılarınızın içini kontrol etmeden, silkelemeden bence sakın giymeyin, yada ayakkabılarınızı dışarıda bırakmayın. Ne olur ne olmaz.

* Alerjiler: 

Bisiklet turları, alerjisi olanlar için çok geniş bir yelpazede ciddi tehlikeler sunmaktadır. Herhangi bir şeye alerjiniz olup olmadığını bilmiyorsanız kendinize bir alerji testi yaptırmanızı ve ne olur ne olmaz diye tura çıkarken yanınıza alerji hapı almanızı öneririm. Sonra saçma sapan bir yerde her tarafınız kabarmasın.

* Yol kalitesi:

Ülkemiz yollarının büyük çoğunluğunun zemin kalitesi düşüktür. Bazı anayollar ve şehir merkezleri haricinde sıcak asfalt yaygınlaşmamıştır. Ağırlık soğuk asfalt denilen zift üstüne mıcır, çakıl kaplamadır. Böyle olduğu için sürekli olarak kıpraşık bir yolculuk sürülür. Mıcırların gevşek olduğu yol kenarları tehlikeli olabilir. Özellikle yeni mıcır serpilmiş yollarda seyahat ederken yanınızdan bir araç geçtiği sırada kafanızı aracın geçtiği yönün tersine doğru hafifçe çevirin ki, o araç sebebiyle bir mıcır tanesi üzerinize akın etmek istediği zaman gözünüze çarpmasın.

Yol kaymak asfalt (sıcak asfalt) bile olsa yolun kenarındaki tozlu kesimlere zorunlu olmadıkça girmeyin. İçlerinde bilimum cinste lastik patlatıcı ögeler bulunur.

* Sigara kullanımı:

Turdan önceki hazırlık dönemi ve sırasında sigara içmemenizi ve mümkünse sigarayı bırakmanızı öneririm. Sigara kullanan birisi, motor hacmi düşen, kötü yakıt kullanan motorlu taşıtlar gibi olduğundan düşük performanslı olur. Bilhassa rampalarda tıkanırsınız. Turdan yeterli keyfi alamazsınız, doğadaki kokuları iyi algılayamazsınız. Solunum yollarındaki iğrenç sigara aroması yüzünden çiçek kokuları gibi güzel kokuları, nefis yemeklerin tatlarını yeterince iyi alamazsınız.

* Diz rahatsızlıkları:

Dizleriniz hassassa turlarda daha fazla dikkat edin. Benim dizlerim çocukluğumdan beri biraz sorunlu. Uzun süre kıpırdatmadığımda ağrımaya başlayabiliyorlar. Biraz sorunlu olmalarına rağmen uzun bisiklet turlarında zemin düzse hiç bir şekilde ağrı sızı olmaz. Fakat bozuk yollarda kasınca etkilenmeye başlarlar. 2009 turumda Küçükkuyu-Altınoluk arasında yeni atılmış iri stabilize zeminde rüzgârı arkama alıp yüklü bisikletimle 30 km/h ortalamayla gidince Akçay' da 2 gece zorunlu olarak kalmam ve Edremit Devlet Hastanesi' ne görünmek zorunda kalmıştım.

Aklınızda olsun. Ne olur ne olmaz diye, dizleriniz sorunsuz olsa bile bozuk, taşlık ve Arnavut kaldırım yollarda fazla kasmayın. Kendinizi zorlamayın. Hem dizlerinize, hem de bisikletinize ve ekipmanlarınıza zarar.

Manyetik diz bandajları işe yarayabilir. Ayrıca doktor reçetesiyle kıkırdak özlü haplardan kullanabilirsiniz.

Dizleriniz rahatsız edici düzeyde ağrımaya başlarsa bulunduğunuz kasabada kesinlikle 1-2 gün dinlenin ve mümkünse bir doktora görünün.

* Insanlara ve kulturlere saygi:

Bu çok onemli bir konudur. İnsanların alışkanlıklarına, kültürlerine saygı gösterin. Yolda tanıştığınız ya da gördüğünüz birisi size yanlış gelen bir şey yapıyorsa sakın yadırgamayın, anlayışlı olun. Mesela Avrupa' ya çıkarsanız orada domuz eti tüketen bir sürü kişiyle karşılaşacaksınız. Süpermarketten domuz eti satın alan ve onu tüketen insanlara dik dik bakmayın, onları rahatsız etmeyin. Orada misafir olduğunuzu, farklı kültürleri tanımak için yolda olduğunuzu unutmayın. Avrupalıların çoğunun sizin alışkanlıklarınıza saygı göstereceğini unutmayın. Mesela Sicilya' da bir gün ev sahibimin ailesiyle mangal partisine gitmiştim. Ev sahibimin ailesi, davetliler arasında domuz eti hassasiyeti olarak bir tek ben olmama rağmen benim için dana ve tavuk eti hazırlamış ve domuz yağının ızgaraya bulaşacağını hesaba katarak iki ayrı mangal ve farklı mutfak aletleri kullanmışlardı.

Politik ve dini goruslere saygili olun. Insanlarin bazilari muhabbetin gidisati ya da genel kulturlerinin sinirliligi geregi sizinle dini ya da politiki sohbetler yapmaya calisabilirler. Karsi tarafin Dunya gorusu sizinkinin tam tersi olabilir. Sidik yarisi yaparcasina kendi goruslerinizi karsi tarafa kabul ettirmeye calismayin. Ne o kisi sizin goruslerinizi degistirebilir, ne de siz o kisinin goruslerini degistirebilirsiniz. Birbirinizi uzdugunuzle sinirlendiginizle hatta kavga ettiginizle kalir. Sunun surasinda uzayin icinde bir noktada yasiyoruz. Birbirimizi saçma sapan sebeplerden dolayi kirmaya ne gerek var???

Karsiniza ateist de cikacak, gayler de cikacak, misyoneri de cikacak, yobazi da cikacak, bin turlu insan cikacak da cikacak. Yollara cikma karari vermekle bunlari goze almis oluyorsunuz.  

Dikkat edilmesini tavsiye ettiğim diğer konular:

* Halka açık, halkın sıklıkla bulunduğu alanlarda mahremiyetin (cinsel iliski v.s.) Avrupa' da bile hoş karşılanmayacağını unutmamanız gerekiyor. Sevgilinizle çıktığınız bir turda birbirinize yakın temas yapacaksanız ıssız alanları veya size özel kapalı alanları (mesela kendi çadırınızı) tercih etmeniz doğru olacaktır.

* Türkiye ve diğer cahil bırakılmış ülkelerin yollarında size laf atan "hello ve benzerlerini" sayan bir sürü kişi (özellikle çocuk) karşınıza çıkacak. Gün içinde "hello"yu onlarca defa duyabileceğiniz için çok söylenebileceğinden sinirleriniz bozulabilir. Hello ve benzerleri gibi şirin ve meraklı tepkiler verenleri sakın terslemeyin. İnsanlar size ne kadar laf atsa da kızdığınız zamanlarda duymazdan gelin. Bu tür güzel tepkiler hoşunuza gidiyorsa onlarla muhabbet etmek için yanlarına bile yanaşabilirsiniz.

* Çocuklar sizden para isteyebilir. Çocukların haline acıyıp para vermeyin. Yoksa kafalarında bisikletçiler=para şeklinde bir imaj oluşur. Bu da başka bisikletçilere sorun yaratabilir. Para yerine yiyecek bir şeyler, özellikle şeker, çikolata, bisküvi verin.

* Yurt dışına ilk kez çıkan bazı genç Türk vatandaşlarının yaptığı gibi "aaa ne de olsa kimse Türkçe bilmiyorrrr" diye düşünüp etrafa kesinlikle Türkçe küfürler sallamayın. İnanın öyle bir an olur ki, birisi edebileceğiniz küfrü anlayıp ters biçimde cevap verir, sonra rezil olursunuz.

* Gereğinden fazla yük taşımayın. Bu yüzden yola çıkmadan önce eşyalarınızı iyi ayıklayın. İhtiyacınızın olmadığını düşündüğünüz eşyalarınızı kargoyla evinize yollayabilirsiniz.

* Su bulmanın sorun olmadığı güzergahlarda özellikle rampalar fazlaysa gereğinden fazla su taşımayın. Su=fazla ağırlık olduğundan rampalarda perişan olabilirsiniz.

* Bisikletli gezginliğin bir grup sporu olmadığını (bence) unutmayın.

* Asfalt erimelerine dikkat edin. Erimiş asfalt son derece kaygan olabilir.

* Çiy ve kırağının görüldüğü saatlerde daha dikkatli olun ve parlak yüzeyli asfaltlardan, mazgallar, fayanslar ve parlatılmış taşlı yüzeylerden uzak durmaya çalışın. Frenlemede dikkatli olun.

* Sis sadece görüş alanınızı kısıtlamaz, zeminde hafif bir ıslaklık ve kayganlık oluşturabilir. Sisli havalarda farlarınızı yakmayı, güvenlik yeleklerinizi (tercihen turuncu renkli) giymeyi unutmayın.

* Kendinizi iyi hissetmiyorsanız mola verin, ya da o günü dinlenerek geçirin.

* Sıcak havalarda çok soğuk içeceklerden uzak durun. Klimayla aşırı soğutulmuş ortamlarda gereğinden fazla bulunmayın. Ege ve Akdeniz kıyılarındaki bazı mola yerlerinde bulunan araba duşlarının altından geçmek isterseniz dikkatli olun. Genelde suları çok soğuktur ve sizi fena halde çarpabilir. Bedeniniz hava sıcaklığının yüksek olmasına ilaveten fiziksel aktiviteniz sebebiyle aşırı ısındığından ani soğuk şey girişleri sebebiyle bedeninizi şoka uğratıp hasta edebilir.

* Zorunlu olmadıkça sentetik ilaçları kullanmaktan kaçının. Yapay ilaçlar (haplar v.s.) yan etkileri sebebiyle sizi daha çok hasta edebilir. Örneğin basit bir baş ağrısı ya açlık, ya yorgunluk, ya da uykusuzluktan kaynaklanabilir. Önce kafein içeren bir şeyler (çay, kahve v.s.) için. Başınızın ağrısı geçmezse ve karnınız toksa sessiz bir yerde bir güzel uyuyun. Hapı yine geçmezse için.

* Yerleşim yerlerinde sokaklarda oynayan, bisiklet süren çocuklara çok dikkat edin. Onları geniş bir açıyla geçin. Sakın korkutmayın.

* Akşamüstünden sonra fazla karpuz yemeyin. Yoksa gece zor geçer. Nefis bir kamp yerinde mükemmel bir uyku çekeceğinize, gece uykunuz sıklıkla bölünüp WC ararsınız.

* Temiz olduğuna inanmadığınız, kötü kokan, bulanık suları kesinlikle içmeyin. Gelişmemiş ülkelere seyahat ederken yanınıza portatif su arıtma aletlerinden ve su temizleyici kimyasallardan alın.

* Trafiğin yoğun olduğu karayollarının yanında yetişen meyve & sebzeleri çok canınız çekmediyse aşırmamaya özen gösterin. Çünkü taşıtların egzozlarından çıkan zehirli gazlar o ürünleri zararlı maddelerle kaplar. Yemek zorunda kalırsanız çok iyi yıkayın.

* Yol kenarında satılan sebze & meyveleri yukarıdaki maddede yazan sebepten dolayı iyi yıkamadan yemeyin.

* Türkiye' de bile size turist muamelesi yapacaklarından sizi her türlü şekilde kazıklamaya çalışacaklardır. Kanmayın.

Her türlü acil durum için bisikletinizin üzerinde görünür bir yere isim, soy isim ve kan grubunuz ile iki yakınınızın isim ve soy isimleri ile telefon numaralarını mutlaka yazın. Ne olur ne olmaz. 



Dünya turu için en uygun araç bisiklet midir? 

Böyle bir aktivite için en uygun araç, tabiki uçak. Fakat uçak aktarmalarıyla yapılacak bir dünya turuna ben dünya turu demem. Biraz düşündüm. En uygun dünya turu aracı bisiklet gibi görünüyor.

Motorsikletle çıksak yüzlerce kilometre boyunca benzinliğin olmadığı bir güzergahta sıkıntı yaşarız. Motorsiklet üstünde yedek benzin, yedek parça taşımak oldukça sınırlı.

Bisiklet bir şekilde her türlü üçüncül taşıtla taşınabilmesinin yanısıra, ıssız yerlerde sorun yaşamamak için, ağırlık sorununa katlanıldığı takdirde parçalanmış halde ikinci bir yedek bisikleti oluşturacak kadar yedek parça bile taşınabilir. 100 kilo yükle çıkılan bir turda 15 kiloluk ekstra bisiklet ve yedek parçası ağırlığının lafı olmaz :)

Bisiklet, sürücüsü su ve gıda bulduğu sürece gider. Doğru dürüst gıdanın olmadığı sapa bir yerde, gerekirse ot, böcek yiyerek bisikletle yol alınabilir.

4x4 bir arazi aracıyla çıkılsa özellikle okyanus geçişlerinde sorun yaşanır. Yüklü bir notorsiklet veya bisiklet yolcu uçaklarına bir şekilde alınır, ama bir arazi aracı en iyi ihtimalle pahalı kargo uçaklarının insafına kalır.

Motorlu kara taşıtlarıyla gitmek, ağır rampalarda kolaylık sağlasa da yakıta ve gerektiğinde ihtiyaç duyulan ağır yedek parçalara bağımlılıkları, üçüncül taşıtlarla taşınmalarının zor olması, ülkelere girişte istenen bin bir türlü evrak gereksinimleri sayesinde dünya turu gibi komplike uzun yollara çıkışta oldukça dezavantajlı bence.

Motorlu araçları yurtdışına çıkarmak için bir ton belge ihtiyacı olduğunu unutmamak gerekir.

Bisiklet bir eşya olarak kabul edildiğinden yurtdışında hangi ülkeye giderseniz gidin sizden sadece sizin pasaportunuzu ve ülkelerinin vizesini isterler. Gayet basit.

Profesyonel bir tur bisikletçimiyim?

Yollarda bizimle sohbete başlayan halk bizi profesyonel sanıyor. Benim onlara cevabım, profesyonel olmadığımı, profesyonelliğin farklı bir kavram olduğunu açıklamaya çalışıyorum.

Kendimi profesyonel değil, bisikletçiliği kaliteli ve bilinçli yapmaya çalışan birisi olarak görüyorum.



Bisiklet turlarında yanımıza neler almalıyız?

Bu listedeki her şeyi yanınıza almak zorunda değilsiniz. Arada ıvır zıvır olarak kabul edilebilecek tur malzemeleri olabilir.

* Bisikletinizin kendisi.
* Kask.
* Eldiven.
* Gözlük.
* İlkyardım seti.
* Yedek iç lastik ve pompa.
* Alyanlı anahtar takımı.
* Cep telefonu ve şarj cihazı.
* Ön ve arka farlar ve flaşörler ile yedek pilleri.
* Çadır.
* Üç mevsimlik bir uyku tulumu. - Turu yazın sadece deniz kıyısına yapacaksanız 10 derece konfor sıcaklığında ince bir uyku tulumu ya da polar bir battaniye de işinizi görür. Ege ve Akdeniz sıcağında geceleri bile sıcaklık bunaltabileceğinden, çadırınızdayken tulum içinde yatmama eğilime girebilirsiniz. Yine de iç bölgelere seyahat edecekseniz, dondurucu yaz sabahları sebebiyle işinizi şansa bırakmamak için üç mevsimlik bir uyku tulumu en garantisi olacaktır. Sıcak gecelerde tulumunuzu altlık olarak kullanırsınız.
* Mat.
* Amonyak. - Arı sokmaları için.
* Güzergah haritaları.
* Düdük.
* Kimlik.
* Pasaport ve gidilecek ülkelerin vizeleri. - Uluslararası turlar için.
* Kaliteli bisiklet kilitleri.
* Dikiz aynası, ya da kask aynası.
* Bisiklet kilitleri.

Yukarıdaki maddeler olmazsa olmazdır. Bunlarsız yola çıkmayın.

Teknik ekipman:


* Yedek fren ve/veya vites teli.
* Yedek fren balataları.
* Yedek akort teli ve akort anahtarı.
* Yedek zincir baklaları ve zincir anahtarı. (Zincir onarımı konusunda tecrübeli değilseniz tur öncesinde eski zincirleri düzgünce söküp takmayı öğrenerek antreman yapın)
* Yedek zincir. (Çok uzun ve gelişmemiş ülkelere yapacağınız turlarda, yedek zincir bulundurmanız şarttır.)
* Lastik tamir seti ve bolca yedek yama. Patlamaya karşı en dayanıklı lastikler bile şanslı ya da şanssızsanız uzun bir turda pek çok kez patlayabilir. Ayrıca olası dış lastik yarılmalarına önlem olarak otomobil lastikçilerinden büyük yamalar edinmenizi öneririm.
* Olası zorunlu gece sürüşleri ve tüneller için sarı güvenlik yeleği. Gündüzleri sarı yelek giymek üzerinize arıların isabet etme olasılığını kuvvetlendirecektir. Bu yüzden gündüzleri sarı yelek yerine beyaz ya da kırmızı renkli elbise giymenizi öneririm.
* Turun uzunluğuna göre romörk, arka bagaj, ön bagaj ve gidon çantası.
* Küçük bir tamir takımı.
* Kaliteli ve jelli bir sele. Sportourer ve Brooks markalı seleler pahalı olsalar da önerimizdir.
* Telsiz.
* Yedek telefon ve şarj cihazı.
* GPS (Navigasyon) cihazı. Haritalı olmasında fayda var.
* Bir kaç tane CR 2032 model saat pili.
* Yanınızda taşıdığınız cihazlara uygun yedek piller ve şarj cihazları.
* Bagaj lastikleri.
* Pense çakı.
* İnce ip.
* Koli bandı.
* Elektrik bandı.
* Yol haritalarının fotokopileri.
* Kol saati.
* Kilometre saati.
* Kalın tel.
* Japon yapıştırıcı ve/veya bali.
* Yol bilgi notları. - Gideceğiniz güzergah hakkında önceden araştırma yapmanız ve tur ajandanıza kaydetmeniz çok faydalı olacaktır.
* Küçük çekiç.
* Bisiklet zili ya da çanı.
* Arka mil.- Romörk kullananlar için.
* Kafa lambası.
* Zincir yağı.
* Pusula.
* Katlanır Güneş paneli. - Pillerinizi Güneş enerjisiyle şarj etmek için.
Kablo bağları. - Elektrikçilerden bulabilirsiniz. Pek çok derde devadır.
* Yedek bagaj vidaları.
* Yedek somunlar.
* Yedek kadro kulağı.
* Yedek uzun mil. - Romörk kullananlar için.
* Yedek romörk maşası mili.

Giyim:

* Tercihe ve deneyime bağlı olarak SPD (kilitli ayakkabı).
* Sandalet.
* Terlik.
* SPD ayakkabı kullananların normal bir çift spor ayakkabıyı yedek olarak almalarını öneririm.
* Yağmurluk ve/veya rüzgârlık.
* Kış turlarında uzun kollu ve uzun bacaklı termal içlik takımı.
* Forma.
* Yedek elbiseler. - 1 aylık turda 3-4 tişört, bir kaç takım iç çamaşırı ve bir kaç yedek çorap yeterli oluyor.
* Uzun parmaklı kışlık bir eldiven - Yaz turu bile olsa iç bölgelere seyahat edeceğiniz zaman uzun parmaklı normal bir çift eldiven gerekir. Geceleri iç bölgelerde sıcaklık yazın ortasında bile 0 (sıfır) dereceye yaklaşabiliyor, hatta sıfırın da altına inebiliyor.
* Sıcak bölgelere gidilen bir yaz turu bile olsa yanınıza uzun kollu bir hırka ya da polar mutlaka alın.
* Bandana ya da buff.
* Mayo.

Mutfak:

* Gıda. - Bisikletinizde acil durumlar için bir miktar kuru esmer kayısı, kuru erik ve/veya kuru üzüm bulundurmayı sakın ihmal etmeyin. Bir şeyler yemeyi ihmal ettiğiniz anlarda aniden bitkinleşip bayılacak hale gelebilirsiniz. Bayılıp bir yerlerde kalmamanız için kolay ulaşabileceğiniz bir yerde bu kuru meyvelerden bulundurmanızda fayda var. Ayrıca yarım litre yedek içme suyu bulundurmanızı öneririm.
* Kamp ocağı.
* Kamp tipi tencere tava seti.
* Kamp tipi katlanır çatal kaşık çakısı.
* Normal bıçak veya katlanır bıçak.
* Termos.
* Çakmak ve/veya kibrit.
* Zeytinyağı.
* Katlanır bidon.
* Reşo yakıtı veya kamp ocağınızın ihtiyacı olan yakıt türü (alkol, ispirto, benzin, mini LPG v.s.).
* Magnezyum kamp çakmağı.
* Ahşap şiş.
* Tuzluk.
* Bunyon.
* Su arıtma sistemi.
* Su temizleyici kimyasallar.
* Ahşap kaşık, ahşap bıçak. - Kullandığınız kamp tava ve tencerelerinin zeminlerine zarar vermemeniz için çok ucuza satılan bu ahşap ürünleri kullanabilirsiniz.

Sağlık ve banyo:

* Bir el havlusu (rampalarda gözünüze akacak terleri silmek için).
* Normal bir havlu.
* Diş fırçası ve diş macunu.
* Kalıp sabun. - Kalıp sabun hem bedeninizi yıkamada, hemde çamaşırlarınızı yıkamada kullanılıyor.
* Güneş kremi.
* Kişisel ilaçlar. - Yapay ilaç kullanımına kesinlikle karşı olmama rağmen turlarınızın zehir olmaması için bazı ilaçları yanınızda acil durumlar için bulundurmanız gerekli. 
 Allerji ve ishal hapları mutlaka olmalı. Şişkinlik için Rennie adlı ağız tabletini kullanıyorum. Bir şey bana gaz yaptığında Rennie çok iyi geliyor. 
Ağrı kesici, ateş düşürücü haplar olması da gerek.
Amonyak, yanık kremi, su toplanmaları için steril bir şırınga, lasonil ve volteren gerekli öğelerden bazılarıdır. Basur/hemoroit sorununuz varsa bir basur kremini de yanınızda bulundurmanız şart. 
İlaç çantanızda bulunan hapların prospektüslerinin olmasına da mutlaka dikkat edin. Bilmediğiniz, önceden kullanmadığınız hiç bir ilacı doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanmayın.
* Manyetik diz bandajları.
* Tuvalet kağıdı.
* Islak mendil.
* Kuru mendil.
* Traş aletleri.
* Sinek ilacı. - Bedeninize sıkılan cinsten.
Kolonya.
* Tırnak makası.
* Şampuan (Küçük bir şişede).
* Kulak tıkaçları ve uyku gözlüğü. - Güvenlik amacıyla kamping, otel, pansiyon, hostel v.s. gibi güvenli ortamları dışında kullanılması tehlikeli olabilir. Uyurken size tehdit oluşturabilecek bir tehlikeyi zamanında fark etmenizi engeller.
* Nemlendirici krem.
* Ayak kremi.
* Sağlık karnesi.
* Cımbız. - Olur da bir tarafınıza diken batarsa çıkarın diye.
* 1-2 metre hortum ya da kamp duşu. - Duş ihtiyacı önemlidir. 

Diğer:

* Yastık.
* Şnorkel.
* Olta takımı.
Müze kartı. - Türkiye sınırları içerisindeki müze ve ören yerlerini bir yıl boyunca sınırsız kez ziyaret edebilmeniz için.
* Mum.
* Biber gazı.
* Tur günlüğünüzü kaydetmek için bir ajanda ve tükenmez kalem.
* Dikiş seti.
* Cep telefonu kulaklığı.
* Küçük bir diz üstü bilgisayar.
* Harici hard disk.
* Küçük flash bellek.
* Fotoğraf makinesi.
* Video kamera.
* Fotoğraf makinesi için hafıza kartları.
* Fotoğraf makinesi için bilgisayara aktarım kabloları.
* Tripod.
* Çeşitli boyda poşetler.
* Alışveriş torbası.
* Çöp torbası.
* Sözlük ve konuşma klavuzu. - Dilini bilmediğiniz bir ülkeye yapılan seyahatlerde gereklidir.
* Misine.
* Gözlük bezi.
* Termometre.
* Rüzgâr ölçer.
* Normal makas.
* Küçük boy saç kurutma makinesi. - Uzun saçlıysanız özellikle serin havalarda ve geceleri saçınızın kendi başına kuruması tur ortamında oldukça zor oluyor.
* Üçlü fiş. - Basit ama çok önemli. Şarj edeceğiniz pek çok cihazınız oluyor. Fakat her zaman yeterli miktarda elektrik prizi bulmak mümkün olmuyor.
* Büyüteç - Ateş yakmak  ve çeşitli ilginç nesneleri incelemek için kullanılabilir.



Bir bisiklet turunda bisikletinizin tekerlekleri kaç defa döner?


Bu sorunun cevabını çok merak ediyordum. Acaba yaptığımız bisiklet turlarında tekerleklerimiz toplamda kaç defa dönüyor, bunu bilmek lazım. Aslında son derece gereksiz bir bilgi olacaktı ama sanırım bunu hesaplamanın yolunu buldum. Bir akşam ödev yapıyordum ama kafam başka yerlerdeydi hemen her zaman gibi.

Matamatiğim okul hayatımda berbat olmasına rağmen aşağıdaki formülü keşfettim. Yaptığınız kilometreyi metresine kadar ölçen bir kilometre saatine sahipseniz çok yüksek bir doğruluk payıyla aşağıdaki formülden tekerleklerinizin kaç defa döndüğünü hesaplayabileceksiniz.

1 kilometre = 1000 metre

1000 metreyi tekerlek izinizin uzunluğuna bölün. Çıkan sonucu yaptığınız toplam kilometre ile çarpın. Sonuç bu olacak.

Mesela Bisikletle Dört Deniz Turumda romörkümün 16 inç çapındaki tekerleği yaklaşık olarak kaç defa dönmüş bir hesaplayalım.

1000 metre / (bölü) 131 santimetre = 763 x 2503 kilometre = 1910687

Yani İzmit' ten sahil şeridini takiben Antalya' ya gidip, Eskişehir ve Kerpe üzerinden İzmit' e dönmem, tüm ekstra kilometreler dahil 2503 kilometre tuttu. 131 cm. lik izi olan romörkümün tekerleği toplamda yaklaşık 1910687 defa dönmüş. Tur uzunluğunu metresi metresine hesaplamam için tur notlarımdaki günlük kilometreleri toplamam gerekiyor.

Bazılarınızın aklına takılmış olabilen bu gereksiz sorunsalın cevabını kendimce keşfederek merakınızı gidermiş olduysam ne mutlu bana.

Bisikletli gezginlikle kariyer yapılır mı, sponsor nasıl bulunur?

Kariyer yapmak, bisikletle uzun yollar yapmanın ruhuna terstir. Çok uğraşılırsa yapılabilir, ama gezginlik etiğine uymaz. Gerçek gezginlikten çıkılıp reklam gezginliğine adım atılmış olunur.

Bisikletin amacı para kazanmak olmamalıdır. Bisikletle dünyayı tanımak ile para kazanmak bambaşka şeylerdir. Bisikletle keyif için turlanır. Para, zorunlu olduğu için kazanılır. Para kazanmak için bisikletle turlamak, bisikletin ruhuna terstir. Bisikletle turlayarak para kazanmak için gidin bir kargo ya da kurye firmasına başvurun ve trafik sıkışıklığının yoğun olarak görüldüğü şehirlerde dağıtım elemanı olun. Uzun bir bisiklet turunu yaparken para kazanmak hiç ama hiç kolay bir şey değildir. Ha giderler malzeme desteği verirler, belki (çok uğraşırsanız) size belirli bir süre yetecek kadar para veren kişi ya da kurumlar çıkabilir. Yollarda da çok nadiren de olsa halinize acıyıp elinize zorla para tutuşturan insanlar da çıkabilir. Ama şunu bilin ki günümüz dünyasında bisikletle uzun yolculuklar yaparak, bir yandan kâr elde edecek, hayatınızı sürdürmenize yetecek ölçüde para kazanmak, bisikletin en çok saygı gördüğü ülkelerde dahi günümüz dünya düzeninde imkansız gibi bir şeydir. Keşki bisikletle uzun yola çıkarak para kazanan birisi olsam. Bunu hangi bisiklet turcusu istemez ki.. Ama imkansıza yakın işte. Bu yüzden aileniz çok zengin değilse ve ola ki ciddi sponsorlar bulmadıysanız belirli bir bütçeniz oluyor ve turlarınız bir kaç aydan daha uzun olmuyor ve hayatınızı sürekli olarak bisikletinizle seyahat halinde geçiremiyor ve yılın büyük bir kısmında çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Sizi bu konuda insanların kandırmasına sakın izin vermeyin. Para ve bisiklet birlikte iyi birer dost değillerdir.

Bazı kişiler bisikletle turlamanın kişilik üstüne olumlu etkiler sağlayarak kariyer yapmayı kolaylaştırdığını söylüyorlar. Bisikletle ciddi turlar yapmanın kişilik üzerinde olumlu etkiler yarattığı bir gerçek. Ama bisikletli kariyerin gerçekleşebileceğini iddia edenler tarafından kariyer ve bisiklet terimleri yan yana anılırsa ben ister istemez yanlış anlarım. Yanlış anlamaya da devam ederim. Tecrübeli bir bisikletçi, bir firmaya iş başvurusunda bulunduğunda "ben şuralara bisikletle gittim" dese onun bisiklet tecrübelerinden etkilenebileceklerini zannetmiyorum. İş başvurusunda bulunulan firma, bisikletçinin uzun bir yolculuğundan önceki kişiliğini bilemeyeceği için, iş başvurusunda bulunan bisikletçinin (mesela) iyimserliğinin ve sabırlılığının bisiklet turları sebebiyle sonradan oluştuğunu fark edemeyecek veya anlamayacaktır. Hem bir uzun yol bisikletçisi, hemde bir işveren olarak karşıma bir bisikletçi gelse, ama geçmişte neler yaptığını iyi belgelememiş olsa, dürüst olmayan bir tavır takınsa ve benden sponsorluk ya da iş istese, bende diğer firma sahipleri gibi davranırım.

Bisikletle uzun yollar giderken özellikle yalnız başınıza seyahat ediyorsanız, günlük şehir hayatında kafaya taktığınız pek çok sorunun anlamsız olduğunu, paranın sadece bir kağıt ya da elektronik veri parçasından ibaret bir şey olduğunu anlıyorsunuz. Dünya görüşünüz bile değişmeye başlıyor. Paradan daha önemli şeylerin olduğu kavranmaya başlıyor. Kariyer, çok çalışmak v.s. nin ne kadar gereksiz olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. Dünya' yı ve üzerinde yaşayan canlıları daha fazla tanıma isteği güçleniyor. Bisikletçiliğe amaçları doğrultusunda sarılanlar bisikletle parasal kavramları birbirine pek yaklaştırmaz. Aksine bunun gibi "bisikletten para kazanın" şeklinde şeyler sunanlar, bisikletçiliğe zarar verir. Bisikletle illa kariyer yapmak istiyorsanız önünüze bir hedef koyun ve hedefiniz doğrultusunda turlar yapın ve yaptıklarınızı görüntülü ve yazılı olarak kaydedin. Bu da bir bisiklet kariyeridir. Ciddi bir turdan önce herhangi bir kurumdan sponsorluk rica ettiğinizde bu tur geçmişiniz ikna kabiliyetinizin ölçüsüne bağlı olarak bence çok işe yarayacaktır. Umarım ne demek istediğimi anlatabiliyorumdur.

Metnin aralarında dediğim gibi, günümüz dünya düzeninde uzun ve kişisel bisiklet turlarınıza ciddi sponsorlar bulmanız ve cebinizden bu turlarınız sırasında tek bir kuruş dahi çıkmaması imkansız değil ama çok ama çok zor. Ciddi sponsorlar bulabilmeniz için çok çalışmanız, mütevazi olmamanız, kendinizi beğenmeniz, reklamınızı iyi yapmanız, medyada sık sık görünmeniz, paraya sosyal ilişkilerden daha çok önem vermeniz, ailenizin sağlam tanıdıklarının olması, sağlam bir bisiklet turları geçmişinizin olması, firmaların akıllarını çelecek kadar iyi sunumlar hazırlamanız, sponsor firmaların sizin üzerinizden fayda kazanacağına inanmaları, planladığınız turlarınızı iyi projelendirmeniz, amaçları iyi anlatmanız, sponsor bulmak için inanmanız ve dua etmeniz v.s. gerekir. Yani gerçekten kolay değil.

Bisikletle ilgili sözler:

* Ulaşımda demiryolu ve bisiklet kullanımının yaygınlığı medeniyet ölçüsüdür.
* Bisiklet bir yaşam tarzıdır.




----------------------------------------------------- Bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların telif hakları aksi belirtilmedikçe Baki Berk Kayalar' a aittir. Maddi amaç güden çalışmalarda izin almadan kullanılması telif hakları yasasına göre suçtur. Maddi amaç gütmeyen kullanımlarda ise kaynak belirtilerek yayınlanması önemle rica olunur. Aksi takdirde bu blog sayfasında yer alan fotoğrafların izinsiz kullanılması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Öneri ve destekleriniz için baymineral@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

45 yorum:

  1. İsteğiniz yerine getirildi. Eksik bir şeyler kaldıysa söylemenizi dilerim.

    YanıtlaSil
  2. Baki kardeşim, senin çok faydalı bir turcu olduğunu düşünüyorum. Karekteristik özelliklerin ve bisiklete verdiğin değer çok fantastik. Senin ruh halini bir sanatçının ruh haline benzetiyorum. Onlar yaşarken yanlızdır. Değerleri sonradan anlaşılır. Lütfen bu işe baktığın gibi devam et, farkındalığın olsun. Zaten, diğerlerinden çok fazla var.. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Kulak tıkacını pek önermemekle birlikte listeye ekliyorum. Güvenli olmayan , halka açık bir yerde kamp yaparken uyuduğumuz sırada çok derin uykuya girmemek gerek. Değişik bir ses duyunca kulaklarımızı o sese odaklamalıyız ki tehlikeli bir durum başlamadan önlemimizi alabilelim. Fakat gürültülü kampinglerde işe yarar o ayrı.

    YanıtlaSil
  4. Kitap okur gibi keyifle okudum. Faydalı ve açıklayıcı bilgiler için ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Yurtdışında yaşama planım vardı ama o kesinlik kazanana kadar moral ve özgüven toplamak adına istanbul'dan ege ve akdeniz'e kıyı turu için hazırlıklara başladım. Tahmini yol/süre olarak 2000km ve 2 ay sürecek gibi..kendimce mayıs sonu olarak tarih belirledim ama insan bu deneyimleri okuduktan sonra yerinde duramıyor. Yakın zamanda tur planınız varsa zevkle katılmak isterim.:) Mutluluğunuz ve neşeniz eksik olmasın. Saygı ve sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  5. çok güzel bir çalışma iyi ki varsınız

    YanıtlaSil
  6. deneyimlerinizi ilgiyle ve zevkle okudum..paylaşımlarınız için teşekkür ederim..selamlar, sevgiler..

    YanıtlaSil
  7. Gerçekten çok teşerkkür ederim yazdıkların için tam aradıgım şeyler :) ama tavsiyelerin nelerdir? mesela biz üniversite 3.sınıf 3 amatör bisikletciyiz :D ilk turumuzu nerde yapmamızı tavsiye edersin? 1 hafta çadırlı bir tur yapmak istiyoruz ve dağ bisikletlerimiz var

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk turunu yaşadığın yere yakın bir coğrafyada, anayollara fazla bulaşmadan en fazla bir kaç gecelik olacak şekilde gerçekleştirmeni öneririm.

      Sil
  8. Merhaba, yazınızın tümünü okudum ve düşündüğüm bir çok konuda ayrıntılı ve aydınlatıcı bilgi edindim. Paylaşımlarınız için çok teşekkürler. Ben de günlük hayatımda bisiklete binerken bu yıl ilk kez günlük ortalama 45km yaptığımız 3 günlük bir tura katıldım. Bu zevki tadınca şimdi de iki-üç arkadaş hevesimiz günde 50-70km ile 5 günlük bir ege turunda. ancak bu turda beni düşündüren tüm kamp ve ihtiyaç malzemelerimi ağustos'ta taşımak, ilk kez böyle bir tura çıkmak, kondisyon açısından bayan olmak, hatta kırk yaşı devirmiş bayan olmak:)))Ne dersiniz fikrinizi almak isterim, cesaret çok da son kararı verebilmiş değilim..Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 80 yaşında bisikletle Türkiye turu atan var. Daha gençsiniz. Kendinize güvenip yollara çıkın.

      Sil
  9. Bisiklete yepyeni bir açıdan yaklaştığım bir dönemde sayfanıza rastlamam mükemmel oldu diyebilirim. Merak ettiğim herşeyi bu sayfada buldum. Çalışmanızı ve yaptıklarınızı gönülden tebrik ediyorum.
    Caner Can

    YanıtlaSil
  10. seneye izmirden çıkıp sahil şeridinden hataya kadar bir tur yapacağız iki arkadaş; öğrenciyiz. . maceracı tipleriz yürüyerek izmir-bodrum yapmıştık bir ara; bize önerebileceğiniz bisiklet marka/model var mı?
    bisiklete ayırabileceğimiz bütçe kişi başı biner lira civarı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakınlarınızda bulunan ve sadece bisiklet ve bisiklet malzemesi satan kaliteli mağazaları ziyaret edin. Onlar size bütçenize uygun bisiklet önerisi yapacaklardır.

      Sil
  11. Son derece yararlı bilgileri çok keyifli bir üslupla anlatmışsın.
    Başka konularda da yazmalısın bence.
    Teşekkür ve tebriklerimi kabul et lütfen.

    Sadık BAYKARA
    (2012 yaz turunda Kayseri-Bünyan-Pınarbaşı'nda kamp yapmıştık. Gesi'ye kadar birlikte pedal basma fırsatı bulmuştum.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kayseri maceram çok güzeldi. Tekrar görüşmek ümidiyle.

      Sil
  12. Çok güzel bir yazı..Ellerinize sağlık..Kısa bir zaman önce bisiklete binmeye başladım..Kurban bayramında küçük bir anadolu turu yapacağım..Çok heyecanlıyım..

    YanıtlaSil
  13. Çok çok çok fazla güzel,doyurucu,tecrübe dolu bir yazı olmuş. Sizden çok şey öğreneceğim(z)

    Başarılarınızın,zevkli yollarda güvenli bisiklet sürüşlerinin devamını dilerim.

    YanıtlaSil
  14. Harika toparlamışsın, uzun tura çıkanların mutlaka okuması gerekir..

    YanıtlaSil
  15. Bisikletle ilgili okuduğum en uzun yazı oldu sanırım. Başka hiçbir yerde görmediğim birkaç tavsiye almış oldum. (Amonyak gibi) Çok teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
  16. vermıs oldugunuz bılgıler acayıp gusel bılgıler ben 24 yasında unv ogrencısıyım bu aralar bısıklet macerası dusuncesı var ıcımde bnım rotam bellı ızmıt suadiye kartepe pazarcayır son durak kıranyurt yaylası dusuncem bu sekılde sızınde vermıs oldugunuz bılgıler cesaret verdı basarılarınızın devamını dılıyorum canı gonulden tebrık edıyorum....

    YanıtlaSil
  17. elinize sağlık, bisiklet gezginciliğini çok basite indirgediğimi anlamış bulunyorum...

    YanıtlaSil
  18. Yolculuk konusunda bir çok şeyi nasıl yapacağız diye kara kara düşünürken mükemmel bir yol gösterici oldu. Sabırsızlıkla bekliyorum yolculuğumuzu. Fevkalade bir çalışma olmuş. Teşekkürler :) Emeğinize, elinize, kaslarınıza sağlık :D

    YanıtlaSil
  19. Allah razı olsun ne deyim :)

    YanıtlaSil
  20. Çok güzel yararlı bilgiler. Maceralarınız müthiş özelliklede yaptığın 2012 deki tur (bir edremitli olarak soluksuz okudum). tüm akşamımı bloğunu okumakla geçirdim..Bende bisiklete yeni başladım o yüzden çok ilgimi çekti yazılarınız, pedalına sağlık kardeş yalovadan sevgilerle....

    YanıtlaSil
  21. (Y) on numarasın çok beğendim kitap gibi olmuş bence ..

    YanıtlaSil
  22. Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş, tecrübeleri okumak güzeldi. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  23. tebrik ediyorum beni çok aydınlattın. şimdi tura çıkmadan önce iki kere düşünüyorum. acaba çıkmasam mı. özellikle gece uyku ve tuvalet vede banyo sorunları beni tedirgin ediyor. iki kişi ile italya yunanistan turu düşünüyordum. fakat soğudum

    YanıtlaSil
  24. Rehber niteliğinde çok güzel ve faydalı bir yazı olmuş. Hiçbir şey eksik bırakılmamış.Kaynak göstermek suretiyle kendi wep sitemde yayınlayabilir miyim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaynak gostermek ve bu metnin yayinlandigi internet sitesinin linkini benimle paylasmak kaydiyla bu metni kendi sitenizde paylasabilirsiniz.

      Tum yorumlara tesekkurler.

      Sil
  25. Ellerinize saglik hersey gerkten acikliyici olmus

    YanıtlaSil
  26. Bugüne kadar okuduğum tüm bisiklet yazıları içinde en kapsamlı, samimi ve bilgilendirici olanı. Ve daha önce okuduğum blog/site sayısı hiç az değil. çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  27. Çok bilgilendirici ve tur bisikletçilerine rehber niteliğinde bir yazı. İlk kez 14-15 Ekim tarihlerinde Ankara-Çamkoru kamplı bisiklet turu (90+90) yaptım ve bugün (16 Ekim ) yazınızı tekrar okudum. İki günlük turun bile tadına doyamadım. sizin gibi uzun turlar yapmak çok keyiflidir eminim ama maalesef çalışan insanlar için bu pek de mümkün olamıyor.

    YanıtlaSil
  28. dostum 4 yıllık evliligim sacma sapan olaylar sonrası bitmek üzere seki bir sporcu olarak insanları kırıp dökmektense gitmeye karar verdim ve bunu istanbuldan başlayıp hataya kadar bir yolculuk rotam var elimde hiç bir ekipman yok bisiklet dahil 2500 tl kadar bir bütçem var sadece sence başarmak için kafama koymuş olmam yetermi yoksa daha çok paramı lazım....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben 19 yaşındayım ve dağ bisikletim ile İzmit ten Kuş adasına gidip geldim tek başıma. Yanıma hiç bir ekipman almamıştım. Sadece yiyecek, içecek ve eşya almıştım şansıma hiç bir aksilik ile karşılaşmadım tekerleğim de patlamadı. Ama yine gittiğimde Patlamayacak diye bişey yok. ---
      Bence 2,500 tl yeterli. Ama yanına alıcağın yedek parçaları ve malzemeleri de hesap etmen gerekli. Bende Adana tarafına gitmedi düşünüyorum. Eğer hep gezmek gibi bir niyetiniz varsa eğer yük olmaz isem size katılmayı isterim. (:

      Sil
  29. bayıldım yazıyaa kesıntısızz okudumm bende sıze katılmak ısterdım acıkcasıı

    YanıtlaSil
  30. Ben 17 yasındayım ankaradan antalyaya bir arkadasımla bisikletle gitmek istiyorum. Bana güzel bir rota lazım rotada düzenli olarak market ve kasabadan geçebilecek bir harta lazım ve telefondan güzel bir gps programı önerir misiniz ? Telefonum Samsung Galaxy S4

    YanıtlaSil
  31. Erdem merhaba.

    Ben normal GPS cihazı kullandığım için o konuda sana yardımcı olamayacağım. Fakat şöyle yapabilirsin: Google Haritaları' nı açarak Ankara-Antalya arasında otomatik olarak rotalandırma yap. Sonra çıkan rotayı anayollardan olabildiğince bağımsız bir hale getirecek şekilde elle düzenle ve telefonun GPS' i ile o rotayı takip et.

    Selamlar.

    YanıtlaSil
  32. Berk abi Cok güzel bir yazı yazmıssın. Bana örnek oldun. Su anda önümüzdeki tek engel rota onuda cözeceğim İnşallah. Teşekkür ederim Ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  33. Çok teşekkürler, umarım seven herkese böyle güzel turlar nasip olur.

    YanıtlaSil
  34. 9 günde 700 km. yapılması gereken bir tur düşünüyorum.Yapılabilirliği sizce nedir?

    YanıtlaSil
  35. planladığım turda bazen farklı yollar arasında tercih yapmak zorundayım.neye göre karar vermeliyim?( mesafe,rakım değişimleri, yolun yoğunluğu vs. sizce hangisi önemli..)

    YanıtlaSil
  36. ilk sorum için ilave bilgi: 35 yaşında haftada 4-5 gün spor yapan (bisiklet koşu fitness vs.) cinsiyet erkek..

    YanıtlaSil
  37. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  38. Çok güzel bir anlatım.Neredeyse okurken yaşadım.Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil

Bu blog sayfasındaki tüm yazılı ve görsel materyallerin (sponsor ve kardeş site bağlantı logo ve yazıları ile gazete küpürleri hariç) telif hakları Bâki Berk Kayalar' a aittir. Kullanmak istediğiniz görsel ve yazılı materyal için baymineral@gmail.com adresinden Bâki Berk Kayalar' a ulaşabilirsiniz.

Saygılarımla.